2. Bakara Sûresi (224-286)

İsmi el-Bakara (o malum inek, İsrailOğulları’nın ineği) olan sûre, meşhur kabule, Kûfe ekolüne göre 286 ayet olup Kurân’ın en uzun sûresi’dir...

Hicretten sonra, Medine-i Münevvere’de nâzil olan ilk sûre olduğu gibi, bütün Kurân’ın en son inen “İçinde /kendisinde ‘Allah’a döndürüleceğiniz o günden korkun/ o gün için korunun/ o günün bilinci ile yaşayın... Sonra zulme uğratılmaksızın her bir nefs’e kazandığı tam verilir!” (Bakara:281) ayeti de bu sûrededir...

Bakar Sûresi’nin tamamı Medine-i Münevvere’de ve değişik süreler zarfında, büyük kısmı Hicret’in ilk iki yılında nâzil olmuştur... Sadece 285-286. ayetlerinin Mekke-i Mükerreme’de, Mi’rac gecesinde vasıtasız vahyedildiği de rivayetler arasındadır...

Bakara Sûresi’nin fazileti ve kısaca özelliği:

Bazı Hadis-i Şerifler:

“Şüphesiz her şeyin bir hörgücü /tepesi/zirvesi vardır, Kurân’ın zirvesi de el Bakara’dır” (Darimi)

“Evlerinizi makbere (cesed bulunan yer; mezarlık)lar haline getirmeyiniz (Yunus:87:evlerinizi kıblegah-namaz kılınan yer yapınız); şüphesiz ki şeytan içinde Bakara Sûresi’nin okunduğu evden firar eder” (Müslim)

Hz. Ömer Bakara Sûresi’ni 12 yılda öğrenmiş, oğlu Abdullah ise 8 yılda öğrenmişti... Hatta Hz.Ömer r.a. Bakara Sûresi’ni hatmedince deve kesmiştir..

El-Bakara, Kurân’ın en kapsamlı ve tafsilli bir sûresidir... Bu nedenle “FUSTAT’ul-KURÂN” yani “Kurân’ın otağı-şehri”, denmiştir... “Allah”ın en azıym meclası (tecelligahı) olan Kurân’ın, bu azametine ve bütünlüğüne ait bütün mefhumlara bu sûrede değinilmiş, gerekli atıflar ve işaretler yapılmış, hükümler açıklanmıştır, ULUHİYYET iktizasınca...

Boyutların münasebetini, Yeryüzünde “diyn” realitesini ve insanlık zuhurunu tüm boyutları ile, skaladaki katmanlarla mukayeseli olarak ifade etmektedir...

“Halife” olarak Adem’in yaratılması; “haniflik” bilincinin, yani “insan” neslinin meydana gelişi...

Fıtrî Zenb, yani esas günah gerçeği...

insanlık boyutunun kemalatları; insanların bilinç farklılıkları: “muttaki”, “mu’min”, “kafir”, “münafık”, .. gibi...

Hz.İbrahim ve  İbrahim Ailesi’nin önemi; İbrahim milleti; İslâm’ın zuhuru...

İnsanlık için olan Ka’be’nin binası ve özelliği...

İsrailOğulları misyonu ve bu bağlâmda Yahudilik ve Hristiyanlık gerçeği ve İslâm’a nisbetleri...

“DİYN”in zahiri olan İslâm’ın, insanı hakikatına erdirici, tam teslimiyeti/fenayı ve akabinde hasıl olan vısal ve bakayı maslahat ve temin eden en büyük yol/yöntem/tarikat olduğu...

Click to View Transcript of This Video!

224-) Ve lâ tec’alullâhe urdaten lieymaniküm en teberrû ve tetteku ve tuslihû beynen Nâs* vAllâhu Semiy’un ‘Aliym;

Allâh adına yaptığınız yeminler; iyilik yapmak, korunmak, insanlar arasını düzeltmek gibi konularda size engel olmasın. Allâh Semi’dir, Aliym’dir.

225-) Lâ yuahızükümüllâhu Bil lağvi fiy eymaniküm ve lâkin yuahızüküm Bi mâ kesebet kulûbüküm* vAllâhu Ğafûr’un Hâliym;

Allâh bilmeyerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz. Fakat kalplerinizin (bilincinizin, haddi aşan) getirisinden sorumlu tutar. Allâh Ğafûr’dur, Haliym’dir.

226-) Lilleziyne yu’lûne min nisâihim terabbusu erbeati eşhur* fein fâu feinnAllâhe Ğafûr’un Rahıym;

Karılarına yaklaşmama yemini edenlere dört ay bekleme vardır. Şayet bu süre içinde yeminlerinden dönerlerse, muhakkak Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.

227-) Ve in azemüttalâka feinnAllâhe Semiy’un ‘Aliym;

Eğer boşamaya karar verirlerse, şüphesiz Allâh Semi’dir, Aliym’dir (niyetlerini bilir).

228-) Vel mütallekatu yeterabbasne Bi enfüsihinne selâsete kurû’* ve lâ yehıllu lehünne en yektümne mâ halekAllâhu fiy erhamihinne in künne yu’minne Billâhi vel yevmil ahır* ve bü’ûletühünne ehakku Bi raddihinne fiy zâlike in eradû ıslaha* ve lehünne mislülleziy aleyhinne Bil ma’rûf* ve lirRicali aleyhinne deracetün, vAllâhu Aziyz’ün Hakiym;

Boşanmış kadınlar üç aybaşı süresi hamile olup olmadıklarını anlamak için evlenmeyip bekleyeceklerdir. Hakikatleri olan Allâh’a ve gelecekte yaşanacak sürece iman ediyorlarsa, Allâh’ın rahimlerinde yarattığını gizlemeye hakları yoktur. Kocaları da bu süre zarfında barışmak isterse, başkalarından daha önceliklidir. Karıların kocaları üzerindeki hakkı gibi kocaların da karıları üzerinde hakkı vardır. Ancak kocaların hakkı bir derece daha ileridir (erkekten kadına akış olduğu için). Allâh Aziyz’dir, Hakiym’dir.

229-) EtTalâku merretân* fe imsakün Bi ma’rûfin ev tesriyhun Bi ıhsan* ve lâ yahıllu leküm en te’huzû mimmâ âteytümûhünne şey’en illâ en yehâfâ ellâ yukıyma hudûdAllâh* fein hıftüm ellâ yukıyma hudûdAllâhi felâ cünaha aleyhima fiymeftedet Bihi, tilke hudûdullâhi felâ ta’tedûha* ve men yeteadde hudûdAllâhi feülâike hümüz zalimun;

Boşanma iki defadır. Ondan sonrası ya devamdır ya da geri dönmesiz serbest bırakmadır. Karılarınıza verdiklerinizden bir şeyi (boşanma yüzünden) geri almanız helal değildir. Eğer karı ve koca Allâh hudutları içinde yaşamakta zorlanırlarsa, kadının erkekten aldıklarını iade ederek boşanma isteme hakkı vardır ve bundan dolayı suçlu olmaz. İşte bunlar Allâh’ın size koyduğu sınırlardır ki sakın aşmayın. Kim sınırları aşarsa nefsine zulmedenlerden olur.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu İzlemeyi İndirebilirsiniz!