Sayfayı Yazdır

İnsan, Robot mudur?

Yukarıda bahsettiğimiz bölüm itibarıyla, insanın âdeta bir tür “KOZMİK ANDROİD” durumunda olduğunu açıkladık!..

Sayısız ve sonsuz özelliklere sahip olan beyin, sayısız yıldızlar tarafından kozmik ışınlarla programlanıyor. Ve bu programlanış istikametinde bir yaşama giriyor!.. Ya da bir diğer ifade ile;

Allâh’ın takdiri üzere, melekler o kişinin kaderini yazıyor!.. Eceli, ameli, rızkı, saîd veya şakî olduğu yazılıyor. Ve o insan, yazıldığı üzere yaşama giriyor.

İnsan, kozmik bir android midir?

Peki olay bu mu?.. İş bu kadar basit mi?..

Hayır!..

Bu konunun ya da insanın, sadece bir yönü!.. Bir de insanın ikinci yönü mevcut!.. İnsanın aslı, orijini itibarıyla sahip oldukları yönü yani!..

Evet, insan baştan beri çeşitli vesileler ile anlattığımız üzere, kendilerini oluşturan maddeleri “ışınlar” ya da “kozmik enerji” ya da “nûr” yapılı denilen “melek”ler tarafından, ilâhî ilim ve irade istikametinde programlanan bir beyin ile yaşama başlayan bir varlık.

Ancak bu varlık, gene beyin kapasitesi itibarıyla, mevcudattaki tüm varlıkları ve özellikleri değerlendirebilecek bir kapasiteye de sahip kılınmış!.. Yeryüzünde “HALİFE” olarak meydana getirilmesi hasebiyle.

Bir diğer ifade ile; “Allâh Adıyla İşaret Edilenin Esmâ’sına ayna” olup, O’ndaki yüce özelliklerin zâhire çıkabilmesi için var.

İşte beyin, eğer çok üst düzeyde çalışma kapasitesine erişir; kendisinde ortaya çıkan tüm özelliklerin, Allâh’tan, eğer tâbiri câiz ise, yansıma ya da tecelli olduğunu; esasen kendisinin var olmayıp, ilâhî özelliklerin bir bileşim hâliyle oluşturduğu bir varlık olduğunu idrak ederse; işte o zaman ikinci yön ortaya çıkar!..

Bu defa, hükmolunan robotta, gören, işiten, söyleyen, tutan, yürüyen O olur!.. Ya da bir başka ifade ile, robot yok olur; O ezelî ve ebedî “MEVCUD” varlığında kendinden gayrını görmez olur!..

Kısacası sonradan, “yok”tan var edilmiş varlık, tekrar “yok” olur; ve “BAKIY ALLÂH”tır hükmü ortaya çıkar. Bununla beraber, sûretlerde bir değişiklik olacağını da sakın sanma!..

Çünkü dün-bugün-yarın; ezel-ebed, Allâh katında tek bir şeydir ve hep aynı şeydir!..

Kısacası, nasipte var ise, takdir edilmiş ise, sen, senin “var” olmadığını; var olanın hep “O” olduğunu müşahede eder ve yaşarsın ki; bir süre sonra yaşayanın dahi kendi olduğu; hatta bunların çok çok daha öteleri ortaya çıkar!..

AHMED HULÛSİ

1986

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Yazıyı İndirebilirsiniz!