Şimdi dikkat ediniz, bu Rasûlullâh uyarısı, hayatımızın her döneminde, günün her anında, bize ışık tutması yön vermesi gereken bir işarettir.

Pek çok olayda hemen şunu söyleriz...

Keşke bunu yapmasaydım!.. Veya; keşke şunu yapsaydım da böyle olmasaydı!

İşte Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) bu düşünceyi kesinlikle reddediyor!..

Diyor ki;

“Keşke” kavramı şeytan ameline yol açar…

Yani, şeytanî düşünceye yol açar!

Çünkü Allâh takdir ettiği içindir ki, senden veya ondan o fiil meydana gelmiştir!.. Ve o fiilin meydana gelmemesi de asla mümkün değildir!

O takdir edilmiş ve öyle olacaktı ve oldu!

O işin öyle olmaması kesinlikle düşünülemez!

İşte bu sebepledir ki, Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm)keşke” kelimesini ve kavramını yasaklıyor.

 Ben keşke demiyorum ki, yapmasaydım diyorum..?

“…saydım takısı keşke kavramının bir başka ifadesidir... Kendimizi aldatmayalım!

Yani, bu idraka göre, içinde yaşadığın an’ın gerisinde cereyan etmiş olan, hangi olay olursa olsun; senin, keşke bunu yapmasaydım demeye hakkın yoktur.

Kime göre?.. İslâm dinini bize tebliğ eden Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm)’a göre! O’na inanıyorsan, senin böyle bir şey demeye hakkın yoktur.

Senin kendi namına, keşke böyle yapmasaydım, demeye hakkın olmadığı gibi; karşındaki için de böyle yapmasaydı bu olmazdı demeye hakkın yoktur!..

Ya Rasûlullâh’a iman et, karşındakine böyle yapmasaydın bu iş böyle olmazdı demeyi terk et!

Ya da: Ben Allâh Rasûlü’ne inanmıyorum, benim aklım yatmıyor öğretisine de; herkesi geçmişinden dolayı suçlamaya devam et!

Bu ikisinin dışında başka bir görüş yok...

Bu hususu bir başka yönüyle anlatan bir diğer Rasûlullâh açıklamasını size nakledelim...

Hadiyd Sûresi’nin 22 ve 23. âyetlerinin ışığında anlamaya çalışalım bu açıklamayı...

Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) şöyle buyurdu;

“KUL, HAYRI VE ŞERRİ İLE KADERE İMAN ETMEDİKÇE; KENDİSİNE İSÂBET EDENİN ONDAN ŞAŞMASINA, YANİ ONA İSÂBET ETMEMESİNE; KENDİSİNE İSÂBET ETMEYENİN DE ONA İSÂBET ETMESİNE İHTİMAL BULUNMADIĞINA, KESİNLİKLE İNANMADIKÇA MÜMİN OLMAZ.

Size isâbet etmiş herhangi bir olay, yani başınıza gelmiş herhangi bir olay... Bu olayın başınıza gelmemesinin mümkün olmayacağına inanacaksınız... Bu olay başıma geldi ama gelmeyebilirdi de demeye hakkınız yok!

“Bu başıma geldi, çünkü Allâh bunun benim başıma gelmesini takdir etmiş!.. Bunun başıma gelmeme yolu yoktur!” Ya da “Bu başıma geleni karşımdaki falanca filanca benim başına getirmedi... Allâh takdir ettiği için, bu benim başıma geldi. Ve gelmemesi düşünülemezdi” diyeceksin her an...

Sana isâbet etmemiş bir olay için de, “Bu olay olmadı ama olabilirdi”, diyemezsin!..

Olay senin başına gelmemişse, sana isâbet etmemiştir! Ayrıca bunun sana isâbet ihtimali de mevcut değildir. Bunu da böyle kabul edeceksin...

Yani, sana isâbet edenin, etmemesine ihtimal olmadığını; sana isâbet etmeyenin de, sana isâbet etmesi ihtimalinin asla mevcut olmadığını idrak etmedikçe; ya da böyle olduğuna iman etmedikçe; Allâh’ın kaderine, takdirine iman etmiş sayılmazsın; yukarıda naklettiğimiz Rasûlullâh uyarısına göre...

Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) bir başka açıklamasında da bakın ne buyuruyor;

Yâ Rasûlullâh bize dinimizin aslını beyan et, dedi Malik Ebu Mürşid... Ve bize naklediyor bu olayı, Cabir radıyallâhu anh:

“BUGÜN YAPMAKTA OLDUĞUMUZ BU FİİLLER NEYİN İÇİNDEDİR? BUGÜN ORTAYA KOYDUĞUMUZ FİİLLER, KALEMLERİN YAZIP DA KURUDUĞU, TAKDİRLERİN CEREYAN ETTİĞİ İŞLER İÇİNDE MİDİR?

62 / 98

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!