Sayfayı Yazdır

“Ve Kütübihi”... Kitaplarına...

“Kitaplarına iman” derken burada “Kitaplar”ı iki mânâda ele alacağız...

Birinci mânâda kitap; BEŞERÎ anlamdaki kitaptır. Beşerî anlamdaki kitap, şayet okuyup anlayabilirsen, senin ilâhî anlamdaki kitabı anlamana yol açar.

İkincisi ise İLÂHÎ KİTAP!..

İlâhî mânâdaki kitap nedir?..

“ÜMMÜL KİTAP”!.. “Kitabın anası”…

Kur’ân nâzil olmadan önce, Hz. Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’ın “Oku”ması istenen Kitap!.. “Oku” diye işaret edilen kitap!

Beşerî mânâdaki “Kitap” ise, Rasûllerin aracılığı ile bize ulaşmış olan kelâmı ilâhîdir; ki bu kitap Âlemlerin Rabbinden, Rabbanî kitaptır. Bütün Nebilerin bize getirdiği kitaplar Rabb-ül âlemînden bize ulaşmış olan, Rubûbiyet kanalından bize gelmiş olan Rabbanî kitaptır.

Daha evvelki Nebilere gelen sahifeler, Hz. Davud (aleyhisselâm)’a gelen ZEBUR, Hz. Musa (aleyhisselâm)’a gelen TEVRAT, Hz. İsa (aleyhisselâm)’a gelen İNCİL ve Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’a gelen KUR’ÂN, “Rabbanî” kitaplardır.

İzahı ve ispatı “Âmener Rasûlünün başındaki;

“ÂMENER RASÛLÜ MÂ ÜNZİLE İLEYHİ MİN RABBİHİ (2.Bakara: 285)

Er Rasûl (Hz. Muhammed a.s.) Rabbinden (varlığını oluşturan Allâh Esmâ’sı bileşiminden) kendisine (şuuruna) inzâl olana (boyutsal bir geçiş yapan bilgiye) iman etmiştir...” âyetidir. Bu sahifeler veya âyetler, sûreler Rabbanî kitaptır.

Mutlak Kitap ise ilâhî kitaptır; “ÜMMÜL KİTAP”tır!.. Ulûhiyet kemâlâtının eseri olarak yazılmış olan kitabı ilâhî yani tüm boyut ve katmanlarıyla evrendir!

Bir diğer ifade ile İnsan-ı Kâmil’dir!.. Bir diğer ifade ile Ruh-u Â’zâm’dır... Hakikat-i Muhammediye’dir! İşte O, ilâhî kitaptır!

“Kur’ân ve insan ikiz kardeştir”...

Anlamındaki Rasûlullâh açıklamasında işaret edildiği üzere, Kurân’ı meydana getiren mânâ, “İnsan” diye bahsedilen İNSAN-I KÂMİL’in yani HAKİKAT-I MUHAMMEDİYE’nin yani RUH-U Â’ZÂM’ın mânâsı ile karşılıklıdır. Birinde, diğerindeki mânâ mevcuttur ki, biri Mutlak Kitap, İlâhî Kitap’tır.

Birinci mertebede anlaşılan beşerî mânâdaki kitaplara iman etmedikçe, o kitaplardaki bilgiyi kabul edip, iman etmedikçe; anlamadıkça, idrak etmedikçe, ikinci mertebedeki anlayışa geçmen mümkün değildir!

Nitekim, beşerî mânâdaki Kitaptan biz bu ilmi alıp, deşifre etmek suretiyle ilâhî kitabı okumak yoluna gidiyoruz... Okuyabildiğimiz kadar, anlayabildiğimiz kadar, takdirimizdeki kadar okuyabiliyoruz!

İşte bu yüzden elimizdeki vahyolmuş bulunan “Kitaplaraiman etmek mecburiyetindeyiz!.. Vahyolan Kitaba iman etmediğin takdirde İlâhî Kitaba ulaşamazsın.

İlâhî Kitabı, Ümmül Kitabı okuyamazsan; onun Yazarını hiç tanıyamazsın!

Beşerî kitaplardan edindiğin kemâlâtla İlâhî Kitabı okumaya başladığın zaman, VELÎ olursun.

Ama Nebiler önce “İlâhî Kitab”ı okurlar, İlâhî Kitaba dayanarak beşerî kitabı halka tebliğ ederler.

Velî ile Nebi arasındaki fark; birinin beşerî kitabı okumak suretiyle İlâhî Kitaba geçmesi; ötekinin önce vahiy ile aldığı İlâhî Kitabı okuyarak beşerî kitabı tebliğ etmesidir.

Önce İlâhî Kitabı okuyan ve sonra da beşerî kitabı tebliğ edene “NEBİ”;

Önce beşerî kitabı okuyup, bununla İlâhî Kitabı “OKU”ma seviyesine yükselene, urûc edene “VELΔ derler.

İlâhî hakikatleri yaşayabilmek, ancak ve ancak “Ümmül Kitabı” “oku”duktan sonra mümkün olur ki, ancak bu durumda kişi Allâh’ın ahlâkıyla ahlâklanmış olur... Bunun için de önce “Kurân’ın ahlâkıyla ahlâklanmak” gerekir! Yani, Kurân’ı “OKU”mak icap eder!..

43 / 98

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!