Nebiliği de medyumluk seviyesine düşürüyorlar!
Nebi, medyumluk seviyesine düştüğü zaman; zaten herkes bir medyum, kendileri de birer medyum, dolayısıyla Nebilerle aynı mertebede olmuş oluyorlar.
Hatta bazı “uzaylı” diye kendini tanıtan “CİNLER” daha da ileri giderek “Hz. MUSA ve Hz. MUHAMMED’in kendileri gibi birer CİN olduğunu” kendi kutsal dedikleri “ALTIN ÇAĞ BİLGİ kitapları”nda yazıyorlar...
İşte bu şekilde, Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ı medyummuş gibi değerlendirmeye tâbi tutarak, işi sıradan bir olay hâline getiriyorlar... Kendileri de “medyum” olduğu için “biz de vahiy alıyoruz” diyorlar... Elbette şeytandan!
Bazıları da, “vahiy alıyoruz” demiyorlar da, “mesaj alıyoruz” diyorlar!.. Fark etmez! “Mesaj veya vahiy” de!.. Neticede nereden, kimden alınıyor bu mesaj?..
Medyumun aldığı mesaj, ya ilâhî bir kattan melek yoluyladır, vahiydir; o takdirde, “ben Nebiyim” iddiasındadır kişi!.. Veya melek aracılığı ile aldığı bir vahiy değildir, o zaman kimden alıyor bu mesajı?..
Esasen meleklerle görüştükleri düşüncesi kesinlikle yanlıştır! Şu sebepten…
Meleklerden gelen her bilgi kesin doğrudur! Hâlbuki bu kişilerin kendilerini “melek” diye tanıtan varlıklardan aldıkları bilgiler, sürekli yanlış çıkar! Söyledikleri olayların zamanları hiçbir vakit, zamanında çıkmaz!.. Melek kesin zaman verir ve meleğin söylediği kesin doğru çıkar... Meleğin bildirdiği olayda değişiklik olmaz.
Bunların cinlerden aldığı bilgilerse, çoğunlukla yalan çıkıyor; arada ender olarak doğru çıkıyorsa da, verdikleri zamanlar, hiçbir vakit tutmuyor ya da gerçekleşmiyor...
Bu duruma göre Allâh’tan almıyorsa bu mesajı; melek vasıtası ile vahiy yoluyla Allâh’tan almıyorsa; o zaman geçmiş kişilerin ruhlarından olabilir mi acaba?!!
Ne var ki geçmiş kişilerin ruhlarından medyumun mesaj alamayacağını geniş bir şekilde izah ettik “RUH İNSAN CİN” kitabında.
Eğer gerçekten “uzaylılar”sa bunlar; yani başka bir galaksiden gelmiş, özel varlıklarsa; o zaman da, onların kendi teknolojilerine göre bizde olmayan teknolojiye ait bir araç vermeleri gerekir... Versinler böyle bir araç; veremezler!
Dünya üzerinde bugüne kadar dış bir galaksiden gelmiş bir varlığın verdiği, bizde olmayan bir teknoloji ile oluşturulmuş teknik bir araç söz konusu değildir! Ve olamaz da!..
Çünkü uzaydan, başka bir galaksiden bir varlık gelmesi mümkün değildir; olanaksızdır!
Bunlar, bizim Güneş sistemimizde yaşayan -galaksi bile demiyorum bakın- büyük bir kısmı da Dünya üstünde aramızda yaşayan, eskilerin “CİN” diye adlandırdığı, tanımladığı; bizim Dünya’mız üzerinde ve uzayında yaşayan varlıklardır!..
Eskiler de buna “cin” demiş... İsmi önemli değil!..
Bunlar insanın düşmanıdır! Bu düşmanlığın ana sebebini ilk bölümlerde izah etmiştik...
Cinlerin, insanın düşmanı olmasının bir başka sebebi de şudur:
Ölüm ötesi yaşamda, madde bedeni terk eden insan, dalga (wave) bedenle var olacak... Holografik dalga (wave) bedenli, “uzaylı” denen, “cin” denen varlıkların bedenleri de insanınki gibi holografik dalga (wave) bedendir...
Eğer siz Dünya’da Allâh Rasûlü’nün bahsettiği bir biçimde, birtakım çalışmalar yaparsanız, bu dalga (wave) bedeniniz gerek ilim, gerek enerji yönünden cinlerden çok daha güçlü olacaktır...
O takdirde de “cin” denen “uzaylı” denen bu varlıklar, sizin üzerinizde tasarruf edemez hâle gelecektir! Hâlbuki onlar, sizin üzerinizde hükmetmek, tasarruf etmek isterler...
Nitekim âyette de;
“EY CİN TOPLULUĞU, GERÇEKTEN İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞUNU HÜKMÜNÜZ ALTINA ALDINIZ(hakikatten uzaklaştırdınız)!” (6.En’am: 128) diye hitap edilir onlara...
Dolayısıyla bütün müslümanların KUR’ÂN ve RASÛLULLÂH’A “iman” esaslarına dayalı bir biçimde yaptığı çalışmaları engellemek amacıyla, her türlü saptırıcı fikirleri insanlara empoze ederler!
Böylelikle de insanları bu çalışmalardan alıkoyup, güçsüz bir biçimde, ruh beden yaşamına geçirtmek isterler; ki o beden yaşamında da onları rahatça tasarruf altına alıp, onlarla istedikleri gibi oyalanıp eğlensinler!
Evet, işte “Yevmil âhir”in kapsamına giren konular da özetle bunlar...
Şimdi geldik nereye?..