Bundan daha üstü ise Hakayıklar yani “Hakikatlerin yaşanması” mertebeleridir. Öncekiler ise “Kemâlâtların yaşanması” mertebesi idi. Bundan sonrası Velâyeti Kübrâ mertebesidir.
Hakayıkı erbaai Enbiyâ (Dört hakikati Enbiyâ); Velâyeti Kübrâ’da hasıl olan bazı kemâlâttır. Teceli-i Sıfat mertebesidir. Bunlardan biri ile müşerref olur muradı ilâhî gereğince.
12. Hakayıkı Daire-i İbrahimîye; Hanîfiyet.
13. Hakayıkı Daire-i Musevîye; Sıfatîyyun, Furkan, Nefsîyyun. On ikiler ve Kırklardır.
14. Hakayıkı Daire-i Muhammediye; Zâtîyyun, Kur’ân, Ulûhiyet. Gavs ve Aktab'dır, Müferridûn'dur. Tecelli-i Zâtî Daimî sonucudur.
15. Hakayıkı Daire-i Ahmedîye; Vâhidiyet. İnsan-ı Kâmil'dir. Tecelli-i Zâtî Daimî sonucudur.
Tecelli-i Zât sonucu oluşan kemâlât ise iki türdür:
16. Lâ taayyün; Â’mâ.
17. Hubbu Sırfı Zâtî; Ahadiyet.
Biline ki...
Velâyet asıldır, daimîdir; hükmü sonsuza dek geçerlidir!
Nübüvvet ise geçicidir; dünya hayatı ile sınırlıdır; velâyet ile kaîmdir!
Nübüvvet bir görevdir; velâyet ise yaşanılan bir kemâl, bir hâl, bir mertebedir... Her Nebi, velî olması yani varlığındaki velâyet kemâlâtı sebebiyle Nebi olmuş, Nübüvvet görevini yüklenmiştir.
Her Nebi, velîdir; kıyametten sonra, cennette, velâyet kemâlâtının mertebesini yaşar. Nübüvveti ise son bulur!
Velâyet, “El VELİYY” ismiyle işaret edilen kemâlâtları anlatır. “Velî” bu kemâlâtlardan biriyle müşerref olmuş zâttır. Nebi de, Velî de, Rasûl de “Velâyet” kapsamı içindedir.
Her velî ise Nebi değildir!
“Rasûl”lük ise “Nübüvvet”ten ayrı bir özelliktir!