Gittiğim yerde zor duruma düşmeyeyim diye! Ama belki, buradan çıkarken bir araba vuracak öbür boyuta intikâl edeceğim!
Yarın sorarlarsa bana, “Orada ne yaptın?” diye; diyeceğim ki;
“Böyle benim gibi diri diri aklı başında, şuurlu geleceklerini olabildiğince insana fark ettirdim! Yaptığım tek hizmet bu! Dünya’da başka hiçbir şey yapamadım; en büyük ihtimalle, ben batsam bile, bu gerçeği fark eden birçok insan buraya hazır gelecek... İşte böyle hizmet ettim!”
İnsanoğluna vasiyet tavsiye edilmiş; hatta eskilerden bazıları her gün vasiyet yazarlarmış, yarın kalkamam diye... Ertesi gün kalkınca, yatarken gene vasiyetini yazarmış.
Allâh’a şükür bakıyorum; bir kere, kimseye hiçbir vaatte bulunmamışım; ben sana şöyle yaparım, böyle yaparım, şunu getiririm, bunu getirim gibisinden...
Var mı?
Benden hiç böyle bir vaat duydunuz mu? Hayır, hiç kimseye bir vaadim yok! Bu, bir!..
İki; kimseden hiçbir talebim de yok! Sizlerden veya çevrenizden benim şahsî bir talebim oldu mu bugüne kadar, var mı?
Hiç kimseden hiçbir talebim de yok; herkese karşılıksız olarak bu ilmi dağıttım!
Hiçbir dünyevî, iktisadî, siyasî, ekonomik ve politik beklentim de yok; yolcuyum! Tüm yaşamım boyunca yalnız, tek başıma yaşadım, bu alanda!.. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne, basın mesleğim dolayısıyla üyeliğim dışında hiçbir teşkilata, derneğe, kuruluşa cemiyete üyeliğim de yok!
Borcum ya da müdanaam da yok!
Her an gitmeye hazırım! İsteyen alsın dinlesin veya okusun değerlendirsin açıkladıklarımı; isteyen de değer vermesin!.. O da benim umurumda değil.
Çünkü, ben vicdanî görevimi yaptım... Ben insanlar üzerinde zorlayıcı veya uygulatıcı değilim!
Dolayısıyla, “Aman arkamda kalanların mesûliyeti benim üstümde” gibi düşünecek bir şeyh, bir mürşit, bir hocaefendi de değilim!
Hiçbir dinî hüviyetim, etiketim, ünvanım, vesairem de yok!
Sadece ve sadece, “AHMED HULÛSİ”yim!
Onun altına yapıştırılacak hiçbir etiket yok!
Ayrıca, yerime, arkama şu kaldı diyeceğim, hiçbir kimse yok!
Beni hiç kimse temsil edemez yeryüzünde! Hiç kimse benim adıma konuşamaz! Hiç kimse benim namıma, birisine bir şey veremez ve birisinden bir şey isteyemez... Böyle bir şey de kesinlikle olamaz!
Dolayısıyla, şapkamı bile almadan, çeker giderim bu dünyadan; başımı çevirip hiç arkama bakmadan!
Çünkü vicdanen rahatım, elimden geleni yaptım; bu toplumun kaldırabileceği ölçüde her şeyi açıkladım; gerçek bildiklerimi söyledim... Dolayısıyla da artık bundan sonra top bu insanlarda...
İsteyen bu bilgileri alır, değerlendirir, getirisini yaşar! İsteyen de bütün bunları değerlendirmez, sonucuna katlanır!
İşte bizim müslümanlık anlayışımız bu! Ayrıca, tartışmaya, iddialaşmaya; bütün bunların sonunda da kendime bir pâye, bir yer edinmeye de meraklı değilim.
Siz şu an, burada belki 70-80 kişisiniz; bilmiyorum ne kadar insan var... Ama benim kitaplarımı okuyup da benimle tanışmak isteyen insanların sayısı, buradakilerden çok çok fazla muhakkak ki... Fakat bunların hepsi de beni bulamıyor, göremiyor... Benim de bu insanları görüp, etrafıma toplayıp bir yerlere gelme gibi bir amacım ve derdim yok.
İnsanlar akşamları yatağa girdikleri zaman yanındakine “hadi Allâh rahatlık versin” deyip kendi dünyasına çekilirler... Ben de, sabah kalktığımda “Allâh rahatlık versin” diyorum, çevremdekilere; günüme böyle başlıyorum!!!
DünyaNIZda, sizler gibi iyi bir insan olmaya çalıştım elimden geldiği kadarıyla... Ne kadar bunu başarabildim; bilmiyorum.
Bilgileri aktardım sizlere; ayrıca da kendi aklımca tavsiyelerim oldu “DOST’tan Dosta” kitabımda yazılı.
“DOST’tan Dosta”; alınıp uzun uzun okunacak bir kitap değildir... Ara sıra açacaksın, içinden birkaç satır bakacaksın... Sana hitap ediyorsa ne âlâ... Sonra gene kapatacaksın, koyacaksın bir kenara.
İşte bu anlattıklarım dolayısladır ki, artık benim burada yapacağım bir şey kalmadı!.. Bir insanın yapacağı bir şey kalmayınca da onu oradan alırlar!
Kısmetse bu arada, “İSLÂM’IN TEMEL ESASLARI” diye bir kitap daha çıkacak.
Bu kitap, daha evvel çeşitli kitaplarda, çeşitli yerlerde dağınık olarak bahsettiğimiz “Namaz Oruç Hac Zekât” bölümlerini içine alan bir kitap olacak. Çok isteniyordu bizden böyle bir şey...
“Namaz nedir, detaylı bilgi bulamıyoruz. Oruc’u bulamıyoruz, çeşitli yerlerde var, fakat toparlayamıyoruz” deniyordu. O zaman dedik, böyle bir şey yapalım...
“AKIL VE İMAN” kitabı, “İman ve İtikat” esaslarını anlatacak... “Kelime-i Şehâdet”in açıklaması, “Hz. MUHAMMED’IN AÇIKLADIĞI ALLÂH” adlı kitabımızda mevcut. Namaz, oruç, hac ve zekât da, “İSLÂM’IN TEMEL ESASLARI” isimli kitapta olacak. İnşaAllâh faydalı olur.
Cuma namazı vaktimiz geldi... Varsa sorularınıza cevaplar namazdan sonra inşâAllâh...