Hacca Gidemeyen Kendini Nasıl Kurtarır?
Hacc’a gitmek günümüzde bir hayli zorlaştı. Büyük paralar istiyor. Ve toplumun büyük bir kesimi Hacc’a gitme imkânından mahrum!
Hacc’a gittiğimiz zaman, “Arafat”tan, anamızdan doğduğumuz günkü kadar bütün günahlarımızdan arınmış olarak saf, temiz bir hâlde geri dönüyoruz.
Peki? Bu güzel şey de, ancak, ALLÂH’ın kendisine büyük imkân tanıdığı bir kimse ise, bu şansa sahip oluyor günümüz Türkiye’sinde!
Hacc’a gidecek mali imkânları elvermeyen bir kişiyi düşünelim!
O kişi Allâh’a iman ediyor. Rasûlullâh’a iman ediyor, ama, gayet doğal olarak beşer olduğu için de çeşitli eksikleri, noksanları, kusurları, yanlışları vs. var.
Bilerek veya bilmeyerek işlediği çeşitli kusur ve yanlışların getirdiği günahlarla da bezenmiş bir hâlde...
O zaman, bu kişinin kurtulma şansı nedir? Kendini nasıl kurtaracak? Ne yapması gerekiyor?
Böylesine iman sahibi olan kimselere Cenâb-ı Hak bir yol göstermiş ve kolaylık sunmuş. Bu kolaylığı bize Rasûlullâh Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) şöyle bildiriyor:
“Kılınan her vakit namazı, kendisinden önceki namazla arasında işlenmiş olan bütün günahları siler, temizler, arıtır.”
Ve bunun misalini de şu şekilde veriyor.
“Sizin evinizin önünden bir ırmak aksa ve siz bu ırmağa günde beş defa girip çıksanız, üzerinizde hiçbir kir, pislik kalır mı?”
Nasıl ki, günde beş defa yıkanan birinin üzerinde maddi bir kir, pislik kalmazsa, aynı şekilde günde beş vakit namazını edâ eden kişinin de üzerinde günah kiri kalmaz.
Ama burada bir incelik var. Bu anlatımda dikkat etmeniz gereken bir püf noktası var:
Yine Hz. Rasûlullâh buyuruyor ki:
“Fâtiha’sız namaz olmaz!”
Namazı edâ etmiş olmanın ana şartı, her rekâtta Fâtiha Sûresi’ni okumaktır. Nedir o Fâtiha Sûresi ki...
Eğer bu, “namazda okunmazsa o namaz yerine gelmiş, edâ edilmiş olmaz” diyor Hz. Rasûlullâh...
Ve, yine buyuruyor ki:
“Namaz, müminin mi’râcıdır.”
Buradaki “namaz müminin mi’râcıdır” ifadesini iki yönlü ele almak lazım...
Namazın mi’râc olması...
Mir’âcın namaz olması...
Namazın mi’râc olması ne demek? Mi’râcın namaz olması ne demek?
Bunu düşünedurun...
Bu arada dikkat edin... Neden edâ edilen her namaz, kendisiyle öncekilerin arasındaki günahların affına vesile oluyor?
Yukardakine tapındın diye, o yanındakilere emir mi veriyor, “bu bana tapındı, ben de onu bağışladım” diye?
Buna hiçbir gelişmiş aklı olan inanmaz... Ya nasıl?
Günün herhangi bir vaktinde, ansızın ölebilirsin. Öldüğün anda artık ana-baba, eş, çocuk, koltuk, iş, para, mal-mülk gibi değerlerin hiç geçerliliği kalmayacak! Tek başına başka bir âlemde ve ortamda olacaksın.
Bu ortama, Dünya’da yüklediğin tüm beşerî yükler ve günahlarla gitmek mi?
Yoksa, bütün bu beşerî yaşamdaki günahlarından arınarak, temizlenerek gitmek mi evlâ? Evvela buna bir karar vermek lazım.
Eğer günahlardan arınmış, temizlenmiş olarak gitmek istiyorsak, bunun en kolay yolu günde beş vakit namazı, vakitlerinde edâ etmektir.
Hacc’a gidip günahlarından arınan için, şöyle dediğinizi işitir gibi oluyorum:
“Eee canım, Allâh ona para vermiş, imkân vermiş. Hacc’a gitti, bütün günahlarını sıfırladı geldi. Benim param olmadığı için gidemedim!”
Senin paran yoksa, imkânın yoksa Cenâb-ı Hak sana da beş vakit namazı ihsan buyurdu. Günde beş vakit edâ ettiğin zaman her bir namaz arasındaki günahlardan temizlenip, arınıp, sıfırlanıyorsun!
Peki, bu beş vakit namaz da neye bağlı?
Fâtiha’nın okunmasına bağlı...
Fâtihasız namaz olmaz!
Fâtiha Sûresi’nde ne var ki, Fâtihasız namaz olmuyor?
Kurân’ın diğer sûrelerinde olmayıp da sadece Fâtiha Sûresi’nde olan ne?
Fâtiha Sûresi’nin en önemli en can alıcı âyeti;
“İyyake na’budu ve iyyake nesta’iyn”dir.
İnsanın bütün günahlarının bağışlanmasına sebep olan âyet, “iyyake na’budu ve iyyake nesta’iyn” âyetidir. Niçin?
Buna girmeyeceğim. Herkes kendi bünyesinde, kendi ilmine göre, kendi mertebesine göre düşünsün, araştırsın!
Ama buradaki sırrı size söylüyorum.