Ama, Allâh’ın huzuruna durmuşsun, mi’râca niyetlenmişsin, “bir an önce şunu okuyayım da namazı bitireyim de çekip gideyim” diyorsun!
Benim anlayışıma göre Kurân’ı anlamadan hatmetmekten, daha değerli olan; Kurân’ı anlamaktır!
Kurân’daki değişik verileri, mânâları bir araya getirip sonuç çıkarmaktır. Ve de, düşünerek yaşamaktır.
Sen, ey “Allâh”ı isteyen kişi! Bir sohbet ortamını bırakıp gitmek istemezken... Hem, “Allâh”ın huzuruna çıktım,diyorsun! Sonra da, bir an evvel okuyacaklarını okuyup kaçmaya çalışıyorsun.
Diyelim ki, birisi kalkıyor diyor ki:
“Hulûsi, seni çok seviyorum! Hayatta her şeyden çok seviyorum. Evimden, işimden, yakınlarımdan, her şeyimden ama her şeyimden çok seviyorum. Hep seninle beraber olmak istiyorum.”
Sonra?..
İşte burada bulunduğum sırada, bir ara uğruyor, beş dakika oturuyor, merhaba, nasılsın iyi misin falan filan ve çekip gidiyor.
Böylesine beş on dakikalığına uğrayıp, hatır sorup ondan sonra da kalkıp giden, buna karşın da beni her şeyden çok sevdiğini söyleyen insanı, ben ne kadar inandırıcı bulurum? Ne kadar ikna olabilirim?
Sen kalkıyorsun, hem Allâh’ı çok seviyorum, Allâh’a ermek istiyorum diyorsun, ondan sonra da, “Allâh” ismiyle işaret olunanı yaşamak üzere namaza durduğun zaman, iki âyet miktarı kadar yönelip, daha amacın gerçekleşmeden hemen namazdan çıkıp, diğer işine dönüyorsun.
“Ben şuraya gidicem” deyip arabaya biniyor, motoru çalıştırmanın akabinde tekrar motoru susturup, eve giriyor; sonra da, istediği yere gitmiş olmanın huzuru içindeki insanlar gibi eve dönüyorsun!!!
İşine dönüyorsun, eşine dönüyorsun, aşına dönüyorsun... Yalnızca dünyanı yaşıyorsun! Bütün yaşamın, dünyalıklar olmuş! Ondan sonra da kalkıp, “Ben Allâh’ı çok seviyorum” diyorsun!!!
“Allâh”ı ne kadar istediğin, senin yaşamından, hâlinden, zamanını neye ayırdığından belli! Allâh ile bağın ne kadar?
Bırak “ALLÂH”ı istemeyi bir yana, ebedî cennet yaşamını bile ne kadar istediğin sorgulanmaya değer... Ya da ebedî cehennem azabını ne kadar ciddiye alıp, ondan korunmak için neler yaptığın!..
Sen giderken tersine, nasıl ulaşırsın Mersin’e!
Namaz diyorsun “salât”a... Ya içindekiler?
Secde; kişinin varlığının, “Allâh” indîndeki yokluğunun yaşanması demektir!
Kıyam; Allâh’ın Bâkî olma vasfının yaşanma mahallidir.
Secdede Kur’ân okunmaz! Kur’ân, kıyam hâlinde okunur.
Secde, fenâfillâhtır; kıyam, bakâbillâhtır.
Bunun üstünde bir düşünün! Bu, önemli bir konudur. Pek de kitaplarda rastlanmayan bir noktadır bunlar.
Secdede okunmaz Fâtiha; kıyamda okunur! Mi’râcın kapısı olan “Fâtiha”, ayakta iken okunur!
“Allâhu Ekber” deyip, eller şöyle kalkarken tekbire; “Dünyamı geriye attım” diyorsun. “Allâh ile aramda hiçbir şey kalmadı” diyorsun.
Dedikten sonra, onun gereğini de namazda yaşamıyorsan, sonra sana “yalancı” derler, “riyakâr” derler...
“Ya dediğin gibi ol! Ya da olduğun gibi görün!”
Dediğin gibi olmak için, namazın hakkını vermen lazım! Namazın hakkını vermek için de, ağızdan çıkacak her kelimenin mânâsını öğrenmek ve onu anlayarak, hissederek söylemek gerek!
Benim karşıma gelen biri, ağzından çıkan kelimelerin mânâsını idrak ederek söylemiyorsa, uyarıyorum; “Sen ne konuştuğunun farkında mısın? Ağzından çıkan kelimelerin mânâsını anlıyor musun? İdrak ederek mi konuşuyorsun?” diyorum.
Namaza durduğun anda da, sana bu şekilde hitap ediliyor ama, senin kulağın onu duymuyor. Namaza durduğun anda sana hitap ediliyor; “Ağzından çıkanın mânâsının farkında mısın?”
“Efendim, bir türlü namaz kılamıyoruz...”
Sen ne dediğinin farkında değilken; nasıl, namazı edâ edersin ki?
İki kişi, karşı karşıya geldiğiniz zaman, düşünerek, idrak ederek birbirinize hitap ediyorsunuz, ne demek istediğinizi bilerek...
Öte yanda sen, “Allâh” huzurunda, ne dediğini, niye dediğini bilmiyorsun!
Sarhoşlar için gelmiş bir âyet var...
“Sarhoşken sakın namaza yaklaşmayınız”
Niye? “Sarhoşken” sözünden kasıt ne?
Ne dediğinizi, ağzınızdan çıkanı bilmez bir hâlde iken namaza yaklaşmayın! diyor.
Sarhoşluktan murat, içki içmek değil, içkinin şuuru bulandırmış olması ve bunun neticesinde de, ağızdan çıkan sözün idrakında olmamak demektir. Yani, “ağzından çıkanın mânâsını değerlendiremiyorsan, ne dediğini bilmez hâldeysen, söylediğinin anlamını idrak edemiyorsan, o zaman namaza yaklaşma!” diyor.
Biz, bunu nasıl anlıyoruz?..
İşte; “Lâ yemessehu illel mutahharun”; “Tâhir olmayanlar Kurân’a el sürmesinler!” âyetini anladığımız(!?) şekliyle uygulayıp, haydi yallâh duşun altına! Kovalar dolusu suyla yıkanıp temizlenmeye çalışıyoruz!!!
“Duşun altına gir de, Kurân’a öyle dokun” demiyor ki âyet!
Kafandaki şirk düşüncesinin pisliğinden arındıktan sonra; “Allâh” ismi ile neyin anlatılmak istendiğini fark ettikten, idrak ettikten sonra al bu Kurân’ı oku; yoksa, anlayamazsın! anlamındadır bu “arınmayan dokunmasın” âyetinin anlamı... “Sarhoşken namaza yaklaşmayın” âyetinin mânâsı da; “ne dediğinin idrakinde değilsen, namaza yaklaşma” demektir.
Çünkü, namazdan amaç; mirâc'tır!