Farkın Farkında mısınız? “Allâh” Bir Tanrı Değildir!
İslâm Dini’ni bildiren Hz. Muhammed, kutsal kitap Kur’ân-ı Kerîm ile “tanrı” kavramını reddeder; “tanrı”nın var olmayıp, “sadece Allâh’ın mevcut” olduğunu vurgular! Bu gerçeğin farkında mıyız?
Bu bölümde, Kur’ân-ı Kerîm’in bildirdiği “ALLÂH” kavramının bütün inançlardaki “TANRI” kavramından niçin son derece farklı olduğunu açık seçik göreceksiniz...
En ilkelinden gelişmişine kadar, hemen herkesin düşüncesinde bir “Tanrı” kavramı vardır... O’na kızar, O’nu sever, O’nu yargılar, zaman zaman yaptığı yanlış (!) işleri yüzünden O’nu itham eder; âdeta O’nu yukarıda bir yıldızda ya da galaksinin herhangi bir yerinde boşlukta oturmakta olan tonton bir dede, ya da celâlli bir sultan gibi hayal ederiz!..
Biraz daha geniş düşünenler ise, bu hayalimizde var kabul ettiğimiz “Tanrı”nın gerçekte var olmasının mümkün olmadığını belirterek; “Biz tanrıya inanmıyoruz” derler ve bu yüzden de “ateist-tanrı tanımaz” olarak adlandırılırlar...
Oysa gerçekte, ne tanrı tanımazların (ateistlerin), ne de duyduklarına göre hiç düşünmeden şartlanma yollu bir tanrı var sananların; Hz. Muhammed’in açıkladığı “ALLÂH”tan haberleri yoktur!
Bu yüzdende “Tanrı” ile “ALLÂH” kavramlarını aynı zannedip, hatta sanki iyi bir iş yapıyor sanısı ile “ALLÂH” yerine dillerine “Tanrı” kavramını dolarlar... Aslında yaptıkları doğrudur; zira onlar gerçekten “Allâh”tan ve “Allâh” kavramından söz etmeyip, hayallerinde varsaydıkları “Tanrılarından” bahsetmektedirler...
Şunu kesinlikle bilelim ki...
Rasûlullâh Muhammed Mustafa (aleyhisselâm) ve Kur’ân-ı Kerîm şu çok önemli gerçeği vurgulamaktadır:
ÖTEDE ya da ÖTENDE bir TANRI yoktur; SADECE “ALLÂH” vardır!..
“ALLÂH’ı (adıyla işaret edileni) hakkıyla değerlendiremediler!..” (22.Hac: 74)
Âyeti bizim bu konudaki ihmâlimize işaret eder...
Biline ki...
Dilimizdeki “TANRI”, “İLÂH”, “MÂBUD” kelimeleri ile bunların İngilizce’deki karşılığı olan “GOD”, Fransızca’da karşılığı olan “DIEU”, Almanca’da karşılığı olan “GOT” kelimeleri hep “TAPINILACAK bir varlık” kavramını ifade eden kelimelerdir...
Yani insanlar, bu kelimeler ile ÖTEDEKİ bir mâbuda, ilâha, tanrıya işaret ederler!
“ALLÂH” kelimesi ise ÖZEL olarak bir varlığın ismidir; ki o varlığa işaret etmek ve O varlığı tanıtmak için, ya çeşitli vasıflarıyla tarif ederiz; ya da bu vasıflarına çeşitli isimlerle işaret ederiz... Ancak bütün bu isimler, hep O varlığın, sadece ve sadece çeşitli vasıflarına işaret eder; ve o vasfı yönünden O’nu tarif eder...
Mesela, bu fakîre “Hulûsi” derler... Bu isim, O’nun özel ismidir... Herhangi bir lisana bu ismi çeviremezsiniz... İngilizce de olsa, Fransızca da olsa hep gene “Hulûsi” denmek zorunluluğu vardır...
İşte bunun gibi, “ALLÂH” isminin de, ÖZEL bir varlığın ÖZEL ismi olması nedeniyle, başka bir kelimeye çevrilmesi veya başka bir kelimeyle anılması mümkün değildir...
Esasen yukarıda belirttiğimiz gibi, diğer kelimeler “tanrısallık kavramına” işaret ederken; “ALLÂH” kelimesi ise tamamıyla ÖZEL bir VARLIĞA işaret eden ÖZEL bir isimdir...
Bu sebepledir ki, tanrısallık ifade eden hiçbir kelime, asla “ALLÂH” kelimesinin yerini tutamaz!..
“Allâh” yerine “Tanrı” kelimesini kullananlar, bunu ya cahillikten, bilgisizlikten kullanmaktadırlar; ya da kavrayış yani idrak yetersizliğinden konuyu değerlendiremedikleri için yapmaktadırlar...
İşte, böyle özel bir ismi olan ve “cüz” kavramından dahi münezzeh bulunan varlığa, kişi “Allâh” dediği zamanda, bu kavram yanı sıra bir de “cüz” tasavvur ederse; ya da bir “cüz” kabul ederse, bu hangi isim ve kavram altında olursa olsun, o kişi “Allâh”a şirk koşmuş olur; yani “Allâh” gerçeğini örtmüş ve bir “Tanrı” kabullenmiş olur!..