Burada bir de şu hususa dikkat çekelim. Âmentü’de okunan şu cümleye bir bakın...
Dikkat ediniz!..
“Vel ba’sü ba’del KIYAMET” denmiyor!..
Yani, “bâ’s” kelimesiyle anlatılan olay, “KIYAMET”ten sonraki değil, ÖLÜMÜ TATTIKTAN sonrakidir!..
Dünya’da, bildiğimiz madde bedenle ve bu arada bu madde beynin ürettiği ruh bedenle yaşarız.
Nitekim büyük İslâm âlimi ve mutasavvıfı İMAM GAZÂLİ, “Esmâ ül Hüsnâ şerhi” isimli eserinde “El BÂİS” ismini açıklarken bakın ne diyor:
“İnsanlardan birçokları bu hususta yanlış vehimlere kapılırlar... Bunu da çeşitli şekillerde izaha çalışırlar, derler ki; ölüm yokluktur. Bâ’s; yok olduktan sonra yeniden dirilmektir, aynen birinci dirilme ve canlandırma gibi...
Bir kere onların ölümün yokluk olduğunu zan etmeleri yanlıştır! İkinci diriltmenin de birinci gibi olduğunu sanmaları dahi yanlıştır.
Ölümün yokluk olduğunu sanmak bâtıldır!.. Çünkü kabir; ya ateş çukurlarından bir çukurdur, ya da cennet bahçelerinden bir bahçe...
İşin içyüzüne vâkıf olan Erbab-ı Basîret, insan varlığının ebediyet için halkolduğunu bilir ve anlar... Ona yokluk arız olmaz...
Evet, bazen cesedle ilgisi kesilir de kendisi hakkında öldü derler... Bazen cesede iade edilir de hakkında diriltildi derler...
Dirilmenin ilk yaratılış gibi, ikinci bir yaratılış olduğunu sananlar da bu zanlarında yanılmışlardır!.. Çünkü diriltmek ilk canlandırılışlarına uymayan yepyeni bir yaratma fiilinden ibarettir...
Aslında insanoğlunun birçok dirilmesi vardır; onun dirilmesi iki defadan ibaret değildir...”
Ölümü tadınca, madde beden çözülür; ve RUH bedenle bâ’s olmuş olarak kabirde kıyamete kadar yaşamımız devam eder.
Sonra “Kıyamet” denen, Dünya’nın Güneş ısısında bozunumu devresinde, bugünkü karakteristiği istikametinde yeniden bâ’s olur!..
Ve nihayet son defa, bu bedenler de gittiği ortama göre yeniden bir bâ’s ile oluşurlar...
Kabirde, şu andaki mevcut aklımızla, algılama-değerlendirme mekanizmamızla mı olacağız?..
Bu konuda Abdullah bin Ömer anlatıyor...
Hz. Ömer, Münkir ve Nekir adlı iki meleğin kabirde gelip sual sorması hususunu Hz. Rasûlullâh ile konuşurken sordu:
− (Kabirde) aklımız başımızda olacak mı yâ Rasûlullâh?..
− Evet!.. Aynen bugünkü gibi!..
Evet, ölümü tatmış, aklı şuuru yerinde, fakat bedeni kullanım dışı kalmış diri kişi, mezara konulunca ne olur?..
Bunu da Enes radıyallâhu anh’ın ağzından dinleyelim:
Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Kul kabre konulduğunda, kabirden uzaklaşanların ayak seslerini işitir... Onlar uzaklaşırken iki melek gelir ve onu oturtup şöyle sorarlar:
− Muhammed denen adam hakkında ne dersin?..