Yeniden Bedenlenerek Dünya’ya Gelecek miyiz?
Binlerce yıl öncesine dayanan Hint felsefesinin “TENASÜH”, yani ölümü tadıp, biyolojik beden yaşamından ruh beden yaşamına geçtikten bir süre sonra yeniden bir biyolojik bedene girerek dünyaya geri dönme görüşü, günümüzde yeni bir olguymuşcasına pazarlanmaya çalışılmaktadır.
Üstelik bu olay, İslâm Dini’nce kabul ediliyormuşcasına bazı âyetlere dayandırılmakta; çeşitli teviller uydurularak, âdeta İslâmî bir gerçekmişcesine inananlara yutturulmak istenmektedir.
Ölüm olayının sonrasında yaşamın değişik bir bedenle devamı kaçınılmaz bir gerçektir!
Mâdemki tüm bilim dünyası “var olan hiçbir şey yok olmaz” prensibinin kesin olduğunu kabullenmiştir; öyle ise var olan şuurunuzun-benliğinizin de yok olması asla düşünülemez!.. Bu da insan şuurunun, yani bilincinin-benliğinin asla yok olmayıp; ölüm olayının hemen sonrasında da hiçbir kesintiye uğramadan devam etmekte olduğunun açık göstergesidir...
İnsanın şuuru yani “benliği” bu aşamada bu biyolojik bedenle var olduğuna ve bununla yaşamına devam ettiğine göre; ve bu benlik, var olması hasebiyle asla yok da olamayacağına göre; öyle ise ölüm sonrasında da kesinlikle bellidir ki bulunduğu ortamın türünden bir bedenle yaşamına devam edegidecektir...
Madde ötesi boyut, mikrodalga (holografik ışınsal) boyut olduğuna göre... İnsan beyni biyoelektrik enerjiyi mikrodalga yapıya dönüştürdüğüne göre, demek ki insanın ölüm ötesi bedeni de mikrodalga beden olacak ve bu bedenle mikrodalga boyutta yaşamına devam edecektir...
Peki, madde dünyasında yani atomüstü boyutta biyolojik bedenle var olan ve beyniyle de biyoelektrik enerji kökenli zihinsel fonksiyonlarını, mikrodalga yapıya dönüştürdüğü kesinlikle belirlenen insan, ölüm yani mikrodalga boyuta geçiş sonrasında tekrar Dünya’ya geri gelecek midir?..
REENKARNASYON yani yeniden bedenlenmek suretiyle ayrıldığımız bu Dünya’ya geri gelme görüşünü ancak, İSLÂM’ın açıkladığı yaşam SİSTEMİNİ ve “ALLÂH” kavramını; ve bu kavramın doğal sonuçlarını fark ve idrak edemeyen; “Tanrı” kavramından yola çıkarak olaya yüzeysel yaklaşan kişiler kabul edebilir!..
“Tanrı” ile; İSLÂM DİNİ ve KURÂN’ın açıkladığı “ALLÂH” kavramı arasındaki farkı idrak edemeyen; “ALLÂH” kavramını ve bu kavramın içeriğine dayanan evrensel sistemin işleyişini bilemeyen insanların, hayal ettikleri “ruhların gelip bedenlere girmesi” varsayımı tamamıyla asılsız bir görüştür!.. Niçin?..
Bu bölümde size bunu izah etmeye çalışacağız...
Şunu öncelikle bilelim ki; insanların ruhları yukarıdaki bir tanrı tarafından, geçmişte herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde toplu olarak yaratılmış da; sonra da peyderpey dünyaya gönderilmekte değillerdir!.. Ne, yukarıda herhangi bir yerde oturmakta olan tanrı vardır; ne de yukarıdan dünyaya gelme sırası bekleyen insan ruhları!.. Bu sebepledir ki, ruhun dışarıdan gelip bir bedene girmesi asla söz konusu değildir...
Gerçekte algılayabildiğimiz iki boyut vardır... Atomüstü boyut, ki buna madde âlemi deriz... Atomaltı boyut, ki buna da mikrodalga boyut ya da RUHLAR âlemi denir...
Evrende her şey salt enerji-bilinç boyutundan mikrodalga boyuta ve oradan da atomüstü madde boyutuna; ve daha sonra da tekrar atomaltı mikrodalga boyuta doğru yolculuk etmektedir...
Beşer bilinci ve benliği; atomüstü boyutta insanın beyin cevherinin oluşmaya başlamasıyla birlikte beden fabrikası tarafından üretilen ruha yani mikrodalga bedene yüklendiği içindir ki, biyolojik bedenin yaşamının son bulmasıyla birlikte ruh adı verilen yeni yapıyla devam eder...
Her insan yani beyin, beden, kendi mikrodalga ikizini üretir ve bu ikiziyle yaşamına devam eder.
Esasen insan beyninin ana işlevi, insanın ölüm ötesi sonsuz yaşamını oluşturacak mikrodalga bedeni inşa etmek ve bilinci yani tüm zihinsel fonksiyonları buna yüklemektir.
Her RUH yani holografik dalga beden ise sadece kendi beyni tarafından oluşturulur ve yüklenilir... Bu sebepledir ki, artık o ruhun yeniden dünyaya geri gelip, bir biyolojik bedene girerek yaşamına devam etmesi kesinlikle söz konusu değildir... Yaşamda sürekli ileriye gidiş söz konusudur; asla geri dönüş yoktur...
Bu sebepledir ki KUR’ÂN, ölümden sonra her ne şekilde olursa olsun dünyaya geri gelmenin mümkün olmadığını pek çok âyette vurgulamış; Hz. Muhammed de bu konuda açıklamalar yapmıştır... İşin sır yönüne vâkıf olan İslâm velîleri ve mutasavvıfları dahi, “İnsan ruhunun beden yaratılmadan önce var olmadığını, bedenin var oluşundan sonra ruhun meydana geldiği” yolundaki düşüncelerini birçok defa açıklamışlardır...