-
Senaryo tüm bağımsız isteklerin kendilerine göre davranmaları esasına dayalı kurgulanmıştır. Seyredebilen huzura erer. İsyan kendini yakar!
-
Kur’ân, tektir. Herkesin Kurân’ı ise, farklı anladığından çoktur! Her kuş sürüsüyle uçar. İster İşid gibi, Suudi gibi anla, ister velîler gibi!
-
Âşık oldu. AŞK oldu! Fenâ buldu; BÂKÎ kaldı! BÂKÎ ile kavga, yanmadan başka bir şey getirmedi!
-
Aşk’ı bulmaya, AŞK olmaya gelmiştim. Evcilik oynamaya değil! AŞK talipleri evcilikle oyalanmaz! Aşk’ı bulan aşktan bıkmaz!
-
Kıyamazsan başa cana, uzak dur bu meydana! Bu meydanda nice başlar (ego) kesilir, hiç soranı olmaz! Evlâd-ı iyalden geçemeyen, AŞK’a kavuşamaz!
-
Mirâc’ı yaşayanlarca cehennem de görülmüştür cennet de. Rabbini de tanımıştır. Bedensizliğin muhteşemliğini yaşayan egosundan arınmışlar…
-
Mi’râc mübarektir yaşayana. Allâh benlikten arınmış olarak Aşk’ı yaşayıp, Rabbimizi tanıyıp, yokluğumuzu fark edip, Mirâc’ı yaşatsın bize.
-
AŞK, egondan geçip, aşkın uğruna benliğini yok edip Bâkî olmaktır. Benliğini Aşkında yok edemiyor egondan geçemiyorsan, aşktan söz etme!
-
Seven varlığını sevdiğinde yok edendir. Herkes sevdiğiyle beraberdir. Herkes sevdiğiyle beraberlik uğruna bir şeylerden geçmek zorundadır.
-
Ta Kureyş’ten bu yana insanlar Rasûlleri ve velîleri kendileri gibi sanıp, kendi duygularıyla etiketleyip, hakikati görmekten perdelendiler. Duygularından ve egosundan arınmamış olanlar hakikat ehlini görmekten ebeden perde yaşayacaklardır. Perde anlayışındadır, karşındakinde değil.
-
Kesin bilmediğin konuda zanna dayalı hüküm şeytanındandır. Zan yakıcı ateştir. Zan, amigdaladan; kesin bilgi Rasûlden.
-
İnsana imanını kaybettiren şeytanı (amigdalası), onu kendine önceden girmiş yanlış kabullere yönlendirerek gerçekten saptırır. Silahı, zandır!
-
Takdirdekinin, kesinlikle yaşanmış ve yaşanacak olduğuna imanı olan, şeytanına uymaz, kabullerine değil iman ettiği hakikatlere göre yaşar.
-
Esmâ ül hüsna, adı Allâh olanın yaratış sisteminde kullandığı özellikleri bildirmek üzere anlatılmıştır. O sistemden ötedir (münezzeh)... Zâtı itibarıyla açığa çıkanların tümünden münezzeh/öte olanı esmâsıyla kayıtlayıp şöyledir demekten uzak durun. Âlemlerden Ganî'dir!
-
Karşındakinin fiili, seni onun özünü görüp sevmekten perdeliyorsa âhirette ebeden kör kalacaksın demektir. Fiile kızman da, özü görememektendir.
-
Sen cennet ehliysen, karşındakinin özünü görüp sevmek için varsındır. Kavga ehli, özü göremeyendir. Özü gören, O’nunla kavga etmez!
-
Avam fiille, fâille uğraşır. Havas, yalnızca fâili görendir.
-
Avam kusur görür, kavga eder. Havas Allâh’ı görür, razı olur. Âşık, AŞK’ından razı olup teslim olmuyorsa aşkını sorgulamalı. Gerçekten âşık mı?
-
Âşıkta fedakârlık, katlanma kavramları yaşanmaz. Yalnızca aşkınla beraber olmayı ister. Senin için şunlardan geçtim diyen, hiçbir şeyden geçmedi.
-
Herkes yaratılış amacının sonucuna mutlaka erer, isterse ecele bir adım kalsın. Allâh için olan, vechini O’na döner, dünya için olan da dünyaya!
-
Allâh vechini gören, sûrette kalmaz kayıtlanmaz. Sûretle kayıtlı olanın yanması hiç bitmez!
-
Velî, canlı ayaklı Kâbe’dir. Müminin kalbindedir O!
-
İnsanlar dünyadan bir şeyden hüsran yaşamadıkça tanrılarına yönelmezler. Allâh ehli ise Zâhir olduğu sûretten yönelişini yapar.
-
Allâh’ı seven O’ndan yüz çevirilmeyeceğini bilir ve O’nu sevmenin en ileri kulluk olduğunu AŞK’la yaşayarak tadar.
-
Biri sarı camlı gözlükle bakmakta ısrarlı, tüm yeşermiş çimenleri, sararmış görmekte! Diğeri de yeşil camlı gözlükle bakmakta, ona göre yaşamakta. Sarı camlı gözlüklerinizi atınız ki gerçeği göresiniz. Mutluluk ulaşsın size. Görülen değil, nasıl gördüğünüz yaşamınızı mutlu-mutsuz eder.