-
İnsana cehennemî yanışları yaşatan her olayın kökeninde, benlik ve gurur vardır. Bilgi, benlik ve gururdan kurtarmaz. Tasavvufî terbiye gerek.
-
Karşısındakinde HAKK’ı görmeyen, kavga da eder, hakaret de! “NE YANA DÖNSEN VECHULLÂHI GÖRÜRSÜN” âyetini okuyamamış olan yanmaya mahkûmdur.
-
“FESEMME VECHULLÂH” âyeti, uyarıdır. Gaflete düşme, Esmâmla sonsuz sûrette görünürüm, sen gördüğüne takılma; ilmine göre değerlendir, demektir.
-
Ufkunun genişliğini, sahip olmayı hayal ettiğin şeyler gösterir. Kimi et, ot, ya da dünyalık nesneler hayal eder; kimi de sonsuz kuvveler!
-
İnsanın yaşı yoktur! Beden üzerinden zaman geçer. O da her üç-beş senede tamamen yenilenir, eskisini baz alarak. Sen bir bilgi paketisin!
-
70-80 yaşında dediğin eskimiş bedendir. İçindeki bilgi paketi olan insan ise, ya 15-20’dir, yada çok seyrek 25-30! Bir de böyle incele!
-
Şaşma o 70-80’liklerin hırsına, arzusuna, aşkına! Zira onların her biri ölümsüz bilgi paketleri olarak hâlâ, her dem taze gönüllerdir.
-
“Allâh, Vekîl” de ve sabret! “La havle vela kuvvete illa Billâh” okumaya devam et, anlamını düşünerek. Mutlaka derdinden selâmete çıkarsın.
-
Tasavvufun hedefi, Vahdettir (insana hakikatini hatırlatıp yaşatmak). İyi ahlâk derslerini, iyi ahlâk dernekleri veriyor zaten.
-
Benim görevim, insanlara öğrendiklerimi bildiklerimi anlatmaktır. Ne yapacaklarına, bilgilerine göre kendileri karar verir; sonucunu yaşarlar.
-
Allâh her kulunu bir görevle yaratmıştır. Herkes varlığında hâkim esmâlara göre görevini yerine getirir. “Ben” diyen, Esmâ'dır!
-
Herkes kendi özgün programıyla ve kapasitesiyle yaratılmıştır. Basîret sahibi ol, karşındakinin kapasitesine saygı göster. Zorlama!
-
Ne kadar değişik yollardan, misallerle anlatsam bir türlü anlatamıyorum, dedim; Mevlâna cevap verdi, seslendi: “Uğraşma boşuna. Seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar. Gördükleri, ancak kendi anladıkları kadarı olacak."
-
Daima gerçekleri konuşan yalnız yaşamaya mahkûmdur. İnsanların çıkarlarına uygun konuşursan yanına koşar, toplanırlar; eleştirirsen kaçarlar.
-
Arkandan iten yoksa, önünü göremediğin yerde adım atma! Nereye, neye, bastığını görmezsen, üzerine bastığından pişman olabilirsin!
-
MEKR, Allâh’ın planını göremeyip, indî planlara göre hüküm vermekle başlar! Aceleyle karar vermek, çoğunlukla şeytana tâbi kılar insanı!
-
İbadetten amaç, algıladığın her şeyde her an dilediği Esmâ özellikleriyle açığa çıkmakta olan TEK’i seyreyler hâlde olmaktır.
-
TEK’i seyretmekten gaflet, tüm üzüntü, sıkıntı ve ötesinin getireceği cehennemî yanışlar; TEK’i seyir ise sonsuz mutluluğun kaynağıdır!
-
Beynin fark edilen işlevleri, fark edilmeyen çalışmaları yanında çölde kum tanesi gibi kalır! Yedi milyar beyninden açığa çıkan hep aynı beyinden.
-
Allâh’a yakîn elde etmek isteyen, “beyin” konusuna eğilsin ve beyni tanımaya çalışsın! Daha beyni tanımayan, onun yaratıcısını nasıl tanır!
-
Sağdan soldan duyduğunu tekrar etmek asla iman değildir! Kelime-i şehadet okumak, “şahidim” demektir! Neye şahitsin? Ne gördün?
-
Eserine bak, ustayı tanı! Birini tanımak, sana yararlı mı yararsız mı olacağını anlamak istiyorsan, eserine bak.
-
Gerçek İslâm Dini’nde “fetvaya uydum” diyerek yanlışa uymanın sonucundan kimse kendini kurtaramaz! Fetva verenin yorumudur, kimseyi bağlamaz.
-
Güçlenen her birilerini kullanmak üzere bekleyen daha güçlüler vardır. Güç için güçlüye sığınan, köleliği seçmiştir.
-
Hırsın sonu köleliktir! Özgürlüğün yolu beklentisiz olmaktan geçer! Beklenti, kaybedeceğin kumar masasına oturmaktır! Hırs, borçlandırır!