-
Kurân’daki “SÜNNETULLÂH” tâbirinin mânâsını anlamamışsanız, yaşadığınız sistemi asla anlayamazsınız ve sorularınız hiç bitmez! Yangınlarınız da!
-
Evrendeki tüm canlılar, tek bir sisteme göre hayatiyetlerini sürdürürler; gelen bilgi>işlenen bilgi>sonuç bilgi. Yaşam otomasyonudur bu! Kurân’daki SÜNNETULLÂH tanımı bunu ifade eder ve her şey buna tâbidir; bu sistem asla değişmez ve istisnası yoktur!
-
Beyin, et beyin değildir; orijini dalgaboyu/enerji türevi beyindir ki “cin” denen yapılarda da aynı beyin vardır! İspatı Kurân’daki cin âyetleri…
-
SÜNNETULLÂH’a göre; gelmeyen bilginin sonucunu da yaşamazsın! Duymadığın, kulak vermediğin, görmediğin şeye üzülüp yanmazsın!
-
“İlle de böyle olacak veya olmalı” varsa sende, yanma günlerin bitmemiştir; çünkü öyle olmayacaktır. Her birim kendi programını uygulayacaktır!
-
İlâhi sarhoşluk, şahit olunan teklik hâlinin mânevî sarhoşluğu. O müşahadeye “şaraben tahura” denmiş. Ben kavramı kalkar, yalnızca TEK!
-
Birisi diyor ki, sekr yani sarhoşluk hâlinde şatahat söylenir; muhatabı, hocam içki haram değil mi, velî içer mi!! Varlıkta TEK’i görme hâli…
-
Günümüzdeki seyri... Evrende her şeyin hakikati data/bilgi! Evren dalga/data okyanusu. Birimler yok TEK VAR! Bilgi bilgiyi bilgiyle seyirde!
-
Aklını, zekânı arttıramazsın çünkü onlar beynin çalışma mekaniği ile ilgilidir. Oysa bilgini arttırabilirsin ki bu beyin kapasitesidir. Bu yüzdendir ki Kurân'da “Rabbim ilmimi arttır” duası önerilmiştir. İlim/bilgi/data; beynin daha kapsamlı, daha büyük resim görmesi içindir.
-
“Allâh için” bahanesiyle, hırsların zirve yapıp, her türlü İslâm ahlâkı dışındalığının mübah görüldüğü ortamda, yüzünü Allâh’a dönüp yakîn dilemek…
-
At gözlüğü takılmış bostan kuyusu çevresinde dönmekte olan beygirden; ufku sonsuz çılgın küheylânın performansı beklenmez! Seyredin gitsin!
-
Teslim alınıp kullanılanlar, hırslarının esiri olmuş kölelerdir! Özgür beyinler, beklentisiz olup, hırslarını kontrol etmeyi bilenlerdir.
-
Basîretli önder, işin nereye gittiğini gören değil, nerelere kadar uzanabileceğini sezen ve ona göre tedbirini alandır.
-
Akıllı kaptan gemisini kurtaran değil, gemisini riske sokmayandır! Gemi yara aldıktan sonra kurtarmak, kaptanlığı sorgulatır!
-
“Değer mi?” sorusunu sormayan, “değer miydi?” sorusuna muhatap olur ki; iş işten geçmiştir zaten o zamanda!
-
Hüsrandan ders almayanın takdirindeki, yeni hüsranlardır! Ders almayan, ibret olmaya devam edecektir!
-
Beynin evrenin özüdür! Beyninde açığa çıkanlar, evrende farklı noktalarda açığa çıkan özelliklerdir. Kendini tanı!
-
Fark edelim! Ne beynin nöronlarının sayısının ne de evrenin yıldızlarının gerçek yapının tanımıyla ilgisi yoktur! Bunlar göze GÖREDİR!
-
Nöronlar ve yıldızlar hakkında göze göre konuşuyoruz ki; bunlar data/bilgi okyanusunda hiç hükmündedir. Data boyutuna ermeyen, dedikodudadır.
-
Şefaati şu an, yaşarken değerlendirmeyenlerin, âhirette değerlendireceğini mi sanıyorsunuz? Bugün kazanmadığınızı âhirette kazanamayacaksınız!
-
“Kur’ân Çözümü”nde “Biiznillâh”ın mânâsına bakın. Senin beyin programını/fıtratını oluşturan Rabbin izni yoksa kimse sana şefaat edemez demektir.
-
“Biiznillâh”, bağlanan zamirin, fıtratı/oluşturulmuş beyin programı anlamına gelir. Ötedeki bir tanrı anlamında değil!
-
Şefaat; bize yaşadığımız dünyamızın ve yaşayacağımız dünyamızın gerçeklerinin bildirilmesidir. Değerlendiren şefaate nail olmuştur, Biiznillâh.
-
Çevrendekilerin kölesi olmak istemiyorsan, sana yaptığından hesap soranlara, “sana ne” demeyi öğrenmelisin!
-
Herkes herkese karışıp şöyle/böyle yap deyip duruyor; kendi aklına göre! Oysa herkes kendi programını uygular! Sen ne dersen de!