-
İnsanın iki doğum günü vardır. Birincisi annesinden dünyaya; ikincisi bedeninden ölümsüzsüzlük dünyasına. Ölümsüzlük dünyasına geçişe melekût de demişlerdir. Kendisindeki melekî kuvveleri kullanabilme boyutu olması nedeniyle. Bunlar dışında doğum günü kutlaması oyun eğlencedir!
-
Herkes şu anda olduğu gibi, gece-gündüz fark etmeden bilgi tabanındakilere göre beynindeki hologram dünyasında (kabir âleminde) yaşar. Zamanı beyni yaratır! Beyninizin edindiği bilgiye göre yarattığı kurabiyelerle yaşarsınız kâh lezzetli bularak kâh da tatsız! Ölünce uyanırsınız!
-
20 yıl kafeste yaşayan ayı serbest bırakıldığında kafesi içindeki ölçülerin dışına çıkamadı. Beyninize yerleşmiş şartlanma ve kabullerinizin oluşturduğu KAFESİN farkında değilseniz, bedensiz yaşama geçtiğinizde de aynı sınırlı anlayışla devam edeceksiniz!
-
ÖLÜM VE SONRASI konusu hemen herkesin merak ettiği sorguladığı bir konu. Maalesef büyük çoğunluğun bu konudaki âyet ve hadislerden haberi yok. Herkes kulaktan dolma, yakıştırma duyduklarına göre hayallerinde bir şeyler kurguluyor. Bu konuya biraz açıklık getireyim. Öncekilerin RUH ismiyle işaret ettikleri yapı gerçeği itibarıyla datadan oluşan dalgaboyu ÖLÜMSÜZ yapıdır. Oluşumundan itibaren kendisine ulaşmış tüm bilgi girdilerini barındırır ve “BEN” hissiyatını yaratır. Kabir âlemin bu zihinsel yaşam boyutudur. Tüm insanların yaşam boyutudur. Ölüm, bu ölümsüz boyutun bedensel girdilerden bağının kopmasıdır. Bu kopma sonrasında, aynen öncesinde olduğu gibi, zihinsel faaliyetleri devam eder kendi hologram dünyasında. Şu anda muhatabınız ne yaşıyorsa zihinsel dünyasında yani “kabir âleminde”, aynen devam eder yaşamına. Esasen herkes, muhatabının kabir âleminde yaşadıklarını görmektedir kendisine ondan ulaşan bilgiler kadarıyla an içinde. Her insan bedeniyle dünya yaşamında, bilinciyle âhıretinde, kabir âleminde yaşamaktadır. Ölüm yaşamını değil, algı boyutunu değiştirir. Şimdilik bu kadar yeter.
-
Belki devrilmez, diyerek ilk domino taşına dokunanlar vardır. Bazıları da ilk taşın ardındakileri görmez, aman canım alt tarafı bir taş, derler. İlk taş devrilirken diğerlerini tetiklediğinde ise iş işten geçmiştir.
-
HİÇ KİMSE hakkında söylediğine, yazdığına, davranışına bakarak, hüküm, mertebe, paye vermeyin; etiketlemeyin. “Kimse fiilleriyle cennete giremez” denmiş. Kimsenin Allâh ile arasının nasıl olduğunu bilemezsiniz. Allâh ile yaşayan cennette; EGOsuyla BENliğiyle yaşayan da…
-
Rasûlullâh a.s. buyurmuş: “Allâh kuluna verdiği nimeti üzerinde görmek ister”. Kimi bunu elbiseye, ayakkabıya, yiyeceğe bağlar kimi de topçuluk ya da şarkıcılık kabiliyetine!!! Ehline göre ise, Allâh kuluna bahşettiği nimet, “HİLÂFET SIRRI” imiş.
-
“İNSAN”ın (kuantum beyinin) HAKİKATİ/orijini Allâh isimleriyle İŞARET EDİLENDİR. Allâh adıyla işaret edilen HAYY’dır (ölümsüz DİRİ). Beyin adıyla, fonksiyonlarına işaret edilen “İNSAN” da HAYY’dır, ÖLÜMSÜZDÜR. ÖLÜMSÜZÜN KULLANDIĞI BEDEN YARATILMIŞTIR, ÖLÜMLÜDÜR. “BEN” derken kendini hangisi olarak hissediyorsun? Hangisi olarak yaşıyorsun? Ölümsüz (HAYY) olarak mı, ölümlü beden olarak mı? Ölümü “TADIP” ölümsüzlüğünü hissedip yaşamaya devam ettiğinde; beynindeki tüm bilgiler beden kabulüne dayalı ise, hakikatini tanımamış, hissetmemiş isen?
-
“Biz bir şeyin olmasını irade edersek OL deriz, olur” âyetini insanca düşünüyorlar ve buna dayalı kurgular yapıp hayaller kuruyorlar! Kur’ân DİN adıyla Allâh sistemini (sünnetullahı) bildirir. Beyindeki esmâya dayalı bilgisel işlemin, çıktısına hükmüdür, anlatılan. Her andır!
-
“RAB”binizi göklerde, ÖTENİZDE aramayın; O SİZE ŞAHDAMARINIZDAN YAKINDIR âyetini hatırlayın. “BANA DUA EDİN, İCABET EDEYİM” diyen BEYNİNİZ olarak icabetini ortaya koyuyor her an fark etmeseniz de. Ezberinizi bozun “candida” kulunun beyne şeker DUASINA icabet eden kim sanıyorsunuz?
-
DUA, talep istek, bir hâl veya fiilin onu gerçekleştirecek merkezden istenmesidir. Bedendeki tüm organlar hücreler bakteri grupları her an beyinle iletişimdedir ve beklentilerini iletirler. Beyin de onlara icabet ederek isteklerini oluşturur, yani dualarına icabet eder.
-
“İSMİ” Allâh olanı “insanca” düşünerek, onu gökte veya ötemizde bir “tanrı” olarak düşündüğümüz gibi; Kurân’daki metaforları da insanca düşünmemiz yüzünden çözemeyerek; Din ismiyle işaret edilen Sünnetullah’ı yani yaşam ve varoluş sistemini de kavrayamıyoruz! Aklınızı kullanın.
-
SİSTEMİN (sünnetullah) geçerli gerçeklerini fark edemeyenlerin, Kurân’daki metaforları çözme ve anlama şansı yoktur. Metaforlara dayalı hayalî kurgularla yaşamlarına devam edip; sonra da tanrılarının yaptığını beğenmeyip, onunla kavga ederler!
-
İnsanın doğumu esas itibarıyla ana rahminde 120. gündedir. O zaman insan doğmuştur ve bu yüzden de o tarihten sonra aldırmak bir canlıyı öldürmektir. İnsan ana rahminden dünyaya çıkar ama gerçek doğumu 120. gündedir.
-
TEK’lik bilgisiyle yaşayan ârifler vardır; TEK’liğin yaşantısının açığa çıktığı “veli” dediklerimiz vardır. Doğumun 120. gününde kalp nöronları “gözlemci” bilgisini epifize kodlarsa, velâyet kapısı açılır; sonuçta “gözlemci” BASİYR açığa çıkabilir. Aksi halde TEK’lik bilgisi ve bu bilginin getirisi fikirlerle ömür sürebilir. TEK’lik bilgisi “tevhid”dir. TEK’lik yaşantısının açığa çıkışı ise “vahdet”tir. “Görür gözü olurum…” işareti vahdet yaşantısını tanımlar, “gözlemci” perspektifine işaret eder. Dilerse de “tutan eli” olur, “İnsan” tevhid ehlidir.
-
İnsanların Allâh’ın vechini görmesine perde olan şey, isimler ve resimler perdesidir. İnsanlar isimler ve resimlerde kalmak suretiyle görünenin “vechullah” olduğunu fark edemezler! “Başını ne yana çevirirsen vechullahı görürsün” âyet.
-
Allâh, el VEDUD isminin özelliğini açığa çıkartmak için AŞK ile açığa çıkmış, her varlıkta SEVEN VE SEVİLEN olarak zâhir olmuştur. Mir’ac ile hakikatine eren, SEVEN VE SEVİLENİN hep HÛ olduğuna şahid olur.
-
Kurân’ı Kerîm’de METAFOR yoktur diyenler dikkatle ve düşünerek şu âyeti okusunlar. Semâ ismi uzaya işaret etse, yüz milyar galaksi trilyonlarca yıldızın insana hizmetini nasıl düşünebilirsiniz? Metaforların çözümü KURÂN’IN ÇÖZÜMÜ kitabımızda.
-
DÜNYA’DA İLK VE TEK KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ, ÂYETLERİN GELİŞ SIRASINA GÖRE DÜZENLENMİŞ. Okuduğunuzda, ben hiç okumamışım daha önce diyeceksiniz.
-
“BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİYM” İnsana hakikatini HATIRLATMAK İÇİN bildirilmiş olan Kur’ân-ı Kerîm’in ve sûrelerinin en başında yer alması ve “B” ile başlaması; metinde söz edilenleri KENDİNDE ARA anlamına gelmez mi acaba?
-
Ne namazın taklidi, “namaz”dır; ne de DUAnın taklidi, “DUA”DIR! Namazın orijini, hakikatine yöneliş ve dilinde okuyanı HİSSEDİŞTİR; onun da adı “SALÂT”tır. “DUA” içinden gelen ihtiyacının âdeta haykırırcasına dilinden dökülmesidir.
-
İmkânsızı isteyerek ne kendine zulmet ne de karşındakine ZULMET! Huy DEĞİŞMEZ!
-
Wave (dalga) bilgiyi decode ederek hologram dünyandaki sûretleri metafor olarak yaratan beyin; metaforları metaforla çözerek yaşarken, ne kadar “gerçek dünya”dan söz edebiliriz? Dalgaboyu evrenin dalgaboyu bilinçlerinin sanal aşk veya kavgasının yaşandığı hayal dünyası! Rüya!
-
Data beyninizin hologram dünyasında yaşıyorsunuz; hissedişiniz ise fizik dış dünyada yaşadığınız. (23 mart 2022)
-
Kur’ân-ı Kerîm’de ve tasavvufta anlatılan HER ŞEY “İNSAN/BEYİN” HAKKINDADIR; ve ALLÂH İSMİYLE İŞARET EDİLENİN BU İSİM ALTINDA AÇIĞA ÇIKAN ESMÂSI ile alâkalıdır. ALLÂH İSMİYLE İŞARET EDİLEN ORİJİN/ZÂT idrak edilmekten beridir.