-
Ne bir suç işleyiniz, ne de af dilemek mecburiyetinde kalınız!
-
Ancak ve sadece, gerçeğe erenler “ayna” olabilirler!
-
“Ayna” olduğunuz gün, aksettirilmemesi icap eden şeyler de olduğunu unutmayınız!
-
Sabrı terk etmeyen, gerçeğe eremez!
-
Gerçeğe erenin ilk hâli, imanı terktir! Görülen şeye, iman edilemez!
-
Geçmişin münakaşasına girmeyiniz ki, size “basit insan” demesinler!
-
Rabbin seslenişi, herkese, idrakıncadır!
-
Suyu bardakta görmüşseniz; buharı, bulutu, karı, buzu, denizi ondan ayrı sanmayınız!
-
Her şey bir inişle-çıkış arasında değişimde... Gerçekte ise; ne iniş var, ne de çıkış!..
-
Sayılmak istiyorsanız, sükûtu değerlendiriniz!
-
Kadere yapışarak her şeyden elini çekenler, henüz “Gerçeğe” erişmemiş olanlardır!
-
Acı ilaçların sıhhate vesile olduğunu unutmayınız!
-
Öğrendikleriniz, tatbik edildikleri sürece size yararlı olur. Aksi hâlde siz, “bilgi hammalı” olarak bu dünyadan geçer gidersiniz!
-
Dostlar meclisinde kendinizi hizmetkâr yapmadıkça, onlara ihanettesiniz!
-
Unutmayınız ki, unutulmayasınız!..
-
Veriniz ki, verilsin! Unutmayın, boşluk yoktur. Her çıkanın yeri dolar. Çıkaranın gayesine göre!
-
Karşılıksız olarak verdiklerinizi düşünün... Ne kadar?..
-
Sabredenlerdenseniz, “sizde sabreden”i hatırdan çıkartmayınız. Aksi hâlde sabrınız şirk olur!
-
Değeriniz, değerlendirebildikleriniz oranındadır!
-
Hâlâ samimiyetle yönelemiyorsanız, noksanınızı araştırınız!
-
Zevkler tartışılmaz, gruplandırılır!
-
Her şeyin sahibi vardır; öyle ise sizin olmayanlar hakkında sahiplik davasına kalkışmayınız!
-
Hain, emanete sahip çıkandır!
-
Hikmeti nerede bulursanız alınız; zira, “özbenliğinizin” vasfıdır!
-
Hikmet, ehli için pırlanta; gayrı için taştır!