“Evet, sizin önderiniz bunu bildirmiş, kitaplarınız da yazmıştır... Ama ne çare ki, sizler bu konu üzerinde hiç düşünmemişsiniz! Hep ölümü, bir yaşamın sona erişi; ileride, yeniden dirilmek üzere yaşamın son bulması, diye anlamışsınız ki, son derece yetersiz bir yaklaşım bu!..”

“Ya çaresi?..”

“Çaresi konuştuklarımızda yatıyor!..”

“Nasıl yani?”

“Bir şeye karşı tedbir almak için, önce o şeyin ne olduğunu bilmek gerekir... Sizin en büyük eksiğiniz öncelikle nelerle karşılacağınız konusunda bilginizin olmayışıdır... Bu eksiğin acilen giderilmesi şart!”

“Şimdi biliyorum ki, ben ölümü tattığım anda, kesintisiz bir şekilde, ruh olarak yaşamıma devam edeceğim!.. Bu duruma göre, mezarda hapis kalmamak için ne yapmam lazım?..”

“Belleğindeki yanlış bilgileri kayıttan silip, yerine doğruları kaydetmen ve o doğru bilgilere göre yaşamına yön vermen!..”

“Yani..?”

“Sen tüm yaşamın boyunca, kendini hep şu madde beden kabul ettin ve hep ona dönük bir biçimde hayat sürdün... Oysa bu beden, toprak altında bir süre sonra ayrışacak ve dönüşecek... Ama sen, hayatına kesintisiz bir şekilde devam edeceksin!..

Öyle ise, o güne ulaşmadan önce, bu bedeni kullan, ama asla sahiplenme!..

Kullandığın bir otomobil seni hedefine ulaştıracak araç olmaktan öte bir değer nasıl taşımıyorsa, bedenin de senin için aynı olsun!..

Siz, bu dünyayı, gerçek dünyanız kabul ediyorsunuz... Oysa, önderiniz, sizin gibi beşerî bir görüntüye sahip olmasına rağmen, sizin sahiplendiğiniz bu dünyadan olmadığının kesin bilincindeydi... Hatta, aranızda yaşarken, bu hususta, bir cümlesiyle bu konuda ehil kişileri de uyarmıştı!..”

“Nasıl uyarmıştı?..”

“‘Bana dünyaNIZ’dan üç şey sevdirildi’ diyerek...”

“Yani ne var bunda; anlayamadım!.. Dünya’dan üç şeyi sevmiş... Herkes bir şeyler sever..?”

“Cem kelimelere dikkat etmiyorsun!.. Hâlbuki bırak kelimeleri, kelimelerdeki takılara dahi, çok dikkat etmek zorundasın!.. Bak, ne diyor bu cümlesinde…

‘Bana dünyaNIZ’dan üç şey sevdirildi’ diyor... ‘DünyaNIZ’dan!..’ Ne demek buradaki ‘NIZ’ takısı...”

“Yani, O’na ait olmayan; O’nun, içine dâhil olmadığı bir dünya!.. Bizim dünyamız, O’nun dünyası değil!..”

“‘DünyaNIZ’ dediğine göre; O, sizin dünyanızdan değil!.. Peki O’nun dünyası nerede?.. Veya, nasıl bir dünyaya mensup O?.. Hiç düşündün mü bunu?..”

“Oh Elf!.. Bugüne kadar hiç dikkatimizi çekmeyen şeyleri beynime batırıp, kafamı allak bullak ediyorsun!.. Ne diyeceğimi bilemiyorum!.. Yani, O, bizim dünyamızdan biri değil mi?..”

“Maddeden ibaret olan ‘Dünya’ diye isimlendirdiğiniz Güneş uydusu ise muradın, O burada aranızda doğup büyüdü elbette!.. Ama kendini tanıyıp bildiği anda, gerçek dünyasını da buldu ki; o dünya, bu dünyaNIZ değildi!.. O dünyanın gerçekliği ve değerleri ve değer yargıları, sizin şu dünyaNIZdan çok çok farklıdır...

Ve sizler, o dünyada kendinizi bulup, tanıyıp gereğini yaşayamadığınız sürece, hep, dünyalı olarak yaşamaya, ölmeye ve diri diri mezara gömülmeye mahkûmsunuz!.. 

79 / 83

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!