Cennet ve Cehennemliklere Zuhuru
Ve dedi ki bana…
−Yâ Gavs-ı Â’zâm. Cennettekilere, zuhurumdan sonra ne ülfet vardır, ne de (daha büyük bir) nimet; ateştekilere zuhurumdan sonra ne vahşet vardır ne de hurkat (bilmezlik).
Allâh’ın çok uzun zaman içinde istidatları nispetinde cennet ehline kendini bildirmesi söz konusudur. Cennet nimeti dahi bununla tamam olur. Esasen bu öyle bir nimettir ki, bundan daha büyüğü hayal bile edilemez.
“Cennet” ismiyle tarif edilen ortamda yaşayan kişi, o ortamın şartlarına ve yapısal özelliklerine göre, hayal edebildiği her şeye kavuşacaktır. Öyle ki, isteyip de gerçekleşmeyen hiçbir arzusu olmayacaktır.
İşte, bu kadar nimet içinde olmasına rağmen, Hakk’ın kendisine zuhuru öylesine bir biçimde, içinde bulunduğu yaşamı değerlendirmesine yol açacaktır ki, bunu şu anda, bu Dünya’da izah edebilmek mümkün değildir.
Nitekim bir hadîs-î şerîfte bu nimet hakkında şöyle denilmektedir:
“Allâh cennette mümin kulları için öyle bir nimet hazırlamıştır ki, hiçbir kulak işitmemiş, hiçbir dil söylememiş ve hiç kimse onu hayal etmemiştir.”
Bu cennette en son verilecek olan o nimettir ki, nasıl bir şey olduğunu hakkıyla bilebilmek mümkün olamaz.
Diğer taraftan “Cehennem” ismiyle işaret edilen insana azap verici ortamda, çeşitli sıkıntılar içinde bulunan insana da öyle bir şekilde bu gerçek açık olacaktır ki, bundan daha azap verici hiçbir şey olamaz. Bu gerçeğin açık olması cehennemdekiler için en büyük azap kaynağı olacaktır.
Cehennemdekilere Hakk’ın zâhir olması niçin en büyük azabı verecektir? Son derece basit... Cehennemdekilerin özünden gelen bir biçimde hakikatlerinin HAK olduğu hissedilecektir. Bu hissedişten sonra Hak olarak var olmanın getireceği özellikleri de idrak edeceklerdir.
Bu hissedişten ve özlerinde buluştan sonra, bu hâlin gereğini yaşama imkânını yitireceklerdir. İşte bu yitiriş, onlar için en büyük azap kaynağı olacaktır.
Bu zuhurdan sonra cehennemdekiler için bilgisizlik hâli ortadan kalkacak, umutlar tümüyle sönecek ve içinde bulundukları ortama boyun eğmekten başkaca yapacakları bir şey kalmayacaktır.