Sırrî Neş’e
−Yâ Gavs-ı Â’zâm… Bütün ruhlar raks ederler kalıplarında kıyamete kadar; “Elestü BiRabbiküm” sözünün mânâsından dolayı, sonra da derler ki, “Rabbimizi gördük!”…
“Bütün ruhların kalıplarında raks etmesi”nin anlamı; onların her an kendilerine ulaşan yeni yeni tecellilerin hükmü altında “hakiki” şekliyle kulluklarını yerine getirmelerinin oluşturduğu sırrî neş’edir! Onların içinde bulundukları bu hâl, aynı zamanda onların fıtrî zikirleridir, ki bu duruma şu âyeti kerîme işaret eder:
“…HİÇBİR ŞEY YOK Kİ, O’NUN HAMDI OLARAK, TESPİH ETMESİN! FAKAT SİZ ONLARIN İŞLEVİNİ ANLAMIYORSUNUZ!..” (17.İsra’: 44)
İşte bu sebepledir ki, bütün varlıklar, varoluş aslî görevleri itibarıyla her an kendilerinden dileneni yapmaktadırlar ve bununla da tespih hâllerini muhafaza etmektedirler; ve bu hâl onların raks edişleri olmaktadır.
Bu işin hakikatine vâkıf olmayan kişilerin, varoluş hikmetlerinden bîhaber olmaları sebebiyle, onların bu kulluk hâllerini değerlendiremeyişleri, onların bazı davranışlarına “kötülük” ya da “ma’siyet” gibi izafî yani göresel değerlendirme ile bakmalarından meydana gelmektedir.
“Elestü BiRabbiküm” hitabında ise gerçekten çok büyük bir SIR saklıdır. “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye tercüme edilip, anlaşılan bu ifade; gerçekte zâhir olan varlıkların bâtınındaki çok azîm olan bir sırrı dile getirmektedir.
Bu büyük sır “BiRabbiküm” kelimesinin içinde gizlidir! Buradaki “B”, “özünü teşkil eden Rabbin değil miyim?” anlamını taşımaktadır!
Dolayısıyla kişinin, ÖZ’ünden Rabbini müşahede ve tespit imkânına sahip olduğu müjdelenmektedir.
“Nefsine ârif olan Rabbine ârif olur!”
Hadîs-î şerîfi dahi işte gerçekte bu âyeti kerîmenin işaret ettiği azîm sırrı açıklamaktadır.
Ruhların, Rubûbiyet tecellilerine mahal olup, Rubûbiyet hükümlerinin anlamlarını ortaya koymakla görevli olduklarını anlatmaktadır.
“…HAREKET EDEN HİÇBİR CANLI YOKTUR Kİ ONUN ‘Bİ’NASİYESİNDE (alnında-beyninde var olarak/beyninden) TUTMUŞ OLMASIN (Fâtır’ın beyni programlaması) (lafında kalanlara göre: Hükmüne boyun eğdirmek)... MUHAKKAK Kİ BENİM RABBİM SIRAT-I MÜSTAKİM ÜZEREDİR.” (11.Hûd: 56)
Rabbin Rubûbiyet tecellilerinin hükmü altındaki bütün yaratılmışlar, O’nun özlerinden gelen hüküm ve iradesiyle fiiller ortaya koymaktadırlar ki, bu hâl de onların mecazî ifadeyle raks edişleri, bir diğer ifade tarzıyla zikirleri, kulluklarını yerine getirişleridir. Bu mânâyı sadece insan ve hayvan boyutuyla değil, tüm evrensel varlıklar olarak anlamak mecburiyetindeyiz...