Ve hemen bunun ardından şu âyetin mânâsını da gözönüne getirelim:
“HÂLBUKİ SİZİ DE YAPTIKLARINIZI DA ALLÂH YARATMIŞTIR!” (37.Sâffât: 96)
İşte bu sebepledir ki, bir işe başlamadan önce “besmele” çeken insan, sanki şöyle demektedir:
“Rahmân ve Rahıym olan ALLÂH’ın özellikleri ve kudreti ile, hikmetinin eseri olarak, O’nun namına bu işe başlıyorum! Farkında ve idrakındayım ki Gerçek fâil O’dur! O istemiş olduğu için benden bu fiil çıkmaktadır!”
Hemen şu âyeti de hatırlayalım:
“ALLÂH DİLEMEDİKÇE SİZ DİLEYEMEZSİNİZ!” (76.İnsan: 30)
Evet, “besmele”yi “oku”yarak yani;
“Ben bir ‘hiç’im; Allâh’ın ‘Hayy’ isminin mazharı olarak hayatım O’na aittir; ‘İlim’ sıfatının mazharı olarak şuur ve ilim bende zâhir olmaktadır; ‘MÜRİYD’ olduğu için iradesiyle bende istek ortaya çıkmakta; ve nihayet kudretiyle, başladığım iş oluşmaktadır!..”
Bunu, başka bir şekilde, şöyle de ifade edebiliriz sanırım:
“ALLÂH’ın RAHMÂN ve RAHIYM olmasının sonucu, yeryüzünde hâlife olarak var olan benden çıkan şey O’nun namınadır!.. Ben olarak, benliğimle değil, O’nun Esmâsıyla mücehhez, O olarak yapıyorum bu işi!..”
Bu arada bir soru daha sorulabilir... Niçin namazda “Fâtiha” sesli okunurken, “besmele” sessiz ve içinden okunmaktadır..?
Şayet “besmele”nin mânâsını iyi kavramışsak, fark ederiz ki, “besmele” “oku”nur ve “yaşanır”, “hissedilir” bir olaydır!.. Dışarıya ilan edilecek, açıklanacak bir “hâl” değildir! Ârif olan anlar elbet ne demek istediğimizi... Zira bu iş, ancak bu kadar açıklanabilir!.. İşte bu sebepledir ki “besmele” daima içten söylenir; “yaşanır”!..
Şimdi sıra geldi “FÂTİHA”da işaret edilen bazı mânâları fark etmeye ve idrak etmeye!