Beynin Algıladığı Evren
Ancak bunu daha iyi anlamak için de, önce şu hususu kavramamız zorunludur...
Evrenin, mânâ yapısı nedir ve nasıl oluşmuştur?..
Bu konuya başta detaylı bir şekilde temas etmiştik...
Hatırlatma amacıyla özetle tekrarlayalım...
Öncelikle şunu çok iyi anlamak mecburiyetindeyiz ki, insanoğlu asla evreni algılayamamakta; beş duyusunun yani kesitsel algılama araçlarının değerlendirebildiği kendi GÖRESEL EVRENİNDEN söz etmektedir...
Evren, salt enerji boyutundan başlayıp, sonsuza uzanan, sonsuz dalga boylarından ibaret bir yapıdır gerçeği itibarıyla!
Bu dalga boylarının her biri bir anlam ihtiva etmektedir...
Burada ister “dalga boyları birer anlamlı dalgadır” diyebilirsiniz; ister, “anlamlara, dalga boyları adı verilmiştir” diyebilirsiniz...
Evren, her biri kendi yapısal özellikleriyle algılanmakta olup, bir diğerine göre “GAYB” olan sayısız boyutlardaki sayısız GÖRESEL EVRENLERDEN meydana gelmiştir... Bizim ortak mevcut yapımızla algıladığımız evren, sadece “İNSANIN EVRENİ”dir...
Bugün bir kısım halkın, “UZAYLI” adını taktığı ve öyle sandığı, dinden gelen adıyla “CİN” ya da “ŞEYTAN” diye isimlendirilen varlıkların evrenleri de farklıdır!..
İşte bu farklı evren tespitleri, hep bizim “beş duyu” ismiyle işaret ettiğimiz son derece sınırlı algılama kapasitesi olan, “kesitsel algılama araçlarımızdan” meydana gelmektedir...
Bilim dünyası, bugün yanlış yolda ilerlemekte ve harcamalar yapmaktadır!..
Evrenimizin sonsuzluklarına uzanmak yerine; evrenin değişik dalga boylarından oluşan katmanlarını değerlendirmeye yönelik araçlar üzerinde çalışılsa ve araştırmalar bu sahada derinleştirilse, insanoğlunun elde edeceği veriler çok daha farklı olurdu...
Evet, evrenin her biri değişik anlamlar ihtiva eden sayısız dalga boylarından oluşmuş olduğundan söz ediyorduk...
Şayet, evrende var olan her şeyin bu dalga boylarından meydana gelmiş olduğunu idrak edebilirsek, o takdirde fark eder ve kavrarız ki, algıladığımız ya da algılayamadığımız tüm evrensel katmanlarda mevcut olan her birim ve şey, canlı, bilinçli ve anlamlıdır!
Burada şu âyeti hatırlayalım;
“…HİÇBİR ŞEY YOK Kİ, O’NUN HAMDI OLARAK, TESPİH ETMESİN! FAKAT SİZ ONLARIN İŞLEVİNİ ANLAMIYORSUNUZ!..” (17.İsra’: 44)
İşbu canlı bilinçli katmanların varlıkları “Din” terminolojisinde “MELEK” diye adlandırılmıştır.
Din dilinde, evrensel anlamlar ve kavramlara, ALLÂH’ın İSİMLERİ’nin ortaya çıkışı denilerek işaret edilmiştir.
Evren içre boyutsal evrenlerde mevcut olan HER ŞEY, evreni oluşturan mânâ gruplarının boyut varlıklarınca algılanmasından başka bir şey değildir... Evren içre boyutsal evrenlerde yer alan ve dindeki adıyla “MELEK” denilen varlıklar da, ihtiva ettikleri anlamlara göre sayısız görevleri yerine getirmektedirler...
İşte Cebrâil adlı “MELEK”; yapısını oluşturan “ALİYM”, “BASIYR”, “FETTAH”, “HAKİYM” ve “MUHYİ” gibi ağırlıklı anlamların sonucu olarak görev ifa eden bir üst boyut bilincidir...
Ve görevi, seçilmiş kişileri “SIKARAK” açmak; ve daha sonra da “Allâh’ın evrensel düzeni ve değerleri hakkında bilgilendirerek”, o topluma yol gösterilmesine vesile olmaktır!..