“Lâ ikrahe fidDİYN...”
“‘DİN’de (Allâh yaratısı sistem ve düzeni {Sünnetullâh} kabul konusunda) zorlama yoktur!..” (2.Bakara: 256)
İşte bu yüzdendir ki, şefaat yani yardım, ancak kişinin fıtratı o işe elveriyorsa geçerli olabilir!
Fıtratı meydana getiren Fâtır isminin özelliği dahi, kişinin Rabbi olan ve Rubûbiyet boyutunu oluşturan kendi yapısındaki Esmâ mertebesinde yer almaktadır!
“Feekım vecheke liddiyni haniyfa* fıtratAllâhilletiy fetaren Nase aleyha* lâ tebdiyle li halkıllâh* zâliked diynül kayyimü, ve lâkinne ekseranNasi lâ ya’lemun.”
“Vechini (şuurunu) Hanîf olarak (tanrıya tapınmaksızın, Allâh’a şirk koşmaksızın) o Tek Din’e yönelt! O Allâh Fıtratı’na (beynin ana çalışma sistem ve mekanizması) ki, insanları onun üzerine (o ana sistem ve mekanizmayla) yaratmıştır! Allâh yaratışında değişme olmaz! İşte bu, Din-i Kayyim’dir (sonsuz geçerli Sistem, Sünnetullâh’tır)... Ne var ki insanların çoğunluğu (bu gerçeği) bilmezler.” (30.Rûm: 30)
Evet, günümüzde keşfedilen holografik gerçeklik ile “Zerre küllün aynasıdır” uyarısının işareti burada çakışmaktadır.
NOKTA’dan meydana gelen açı içindeki Rahmâniyet sıfatının işaret ettiği anlamın açığa çıkışı... Bu zuhurun üretkenliği ile meydana gelen Rahıym’den, “arş” isimli evrensel doğurganlık -algıladığımız madde boyutunda değil- ile tüm Esmâ mertebesinin sonucu oluşan mânâlar hâsıl olmakta; ve Kürsî, “Rubûbiyetin tahakkuk ve tahakküm mertebesi” olarak açığa çıkmaktadır!
Küll, bu arada, aynıyla zerreye yansımış olduğu için de; zerrelerde yani birimlerde, Rabbin, yani Esmâ terkibinin getirisi hükmü, kademe kademe kişinin semâvatından bedene nâzil olmaktadır!
Bu her birimde böyledir ki, işte holografik gerçeklik bu sistemi anlatır.
Allâh Rasûlü’nün “Zerre küllün aynasıdır” cümlesiyle özetlediği gerçek kanaatimce bunu anlatır.
Zerre itibarıyla, zerre ve küllden söz edilirken; İlmi ilâhîde, hepsi Tek bir nefs olarak yer alır!
Buna;
“‘HÛ’ ki, sizi TEK bir nefsten - benlikten (makro planda: Hakikat-i Muhammedî - Akl-ı evvel; mikro planda: insanlık şuuru - Akl-ı küll) yarattı...” (7.A’raf: 189)
“Onların hepsi, kıyamet sürecinde O’na TEK olarak gelir.” (19.Meryem: 95) âyetleri işaret eder.
Yani, ilmi ilâhîde “zerreler” yoktur “TEK bir yapı” söz konusudur. Bunun idrak edilmesi herkes için kolay olmayabilir.
Evren tek bir canlı gibidir sanki tüm boyutsallıklarıyla; ya da evren içre evrenleriyle!!! “Ruh-u Â’zâm” da demişlerdir buna...
Peki ya bu muazzam yapıda, “insan”ın varoluşunu, özelliklerini ve işlevini idrak edebilecek miyiz?..
Gelecek yazımızda da kalem elverdikçe bu konuya değineceğiz inşâAllâh.
15 Temmuz 2005
Raleigh – NC, USA