İslâmiyetin düşünce, iman sistemini bilmeyen; tasavvufun ne olduğunu anlamamış pek çok insanı, mantıksal bütünlükten uzak, saçma sapan fikirlerle ve gösterdikleri halüsinasyonlarla kandıran bu CİNlerden bildiğimiz kadarıyla yegane kurtuluş yolu, önce aşağıda yazacağımız Kurân’dan alınma şu duayı günde 100 ile 500 kere arasında okuyarak koruyucu bir manyetik kalkan içine girmek; sonra da bu konuda bilgilenmektir.
Rabbi inniy messeniyeş şeytanu Bi nusbin ve azâb; Rabbi eûzü BiKE min hemezâtiş şeyâtıyn ve eûzü BiKE Rabbi en yahdurûn. Ve hıfzan min külli şeytanin mârid. (38.Sâd: 41 – 23.Mu’minûn: 97-98 – 37.Sâffât: 7)
CİNLERİN, kendilerini UZAYLI olarak tanıtarak getirmek istedikleri BİLGİ KİTABINDAKİ mantık dışı hususları “RUH İNSAN CİN” isimli kitabımızın “Uzaylıların İçyüzü” bölümünde çok daha detaylı olarak bulabilirsiniz.
Eskiden Anadolu’da köy yollarında, mezarlıklarda, çeşitli varlıklar ya da evliya(!)lar sûretinde görünüp, insanlarla eğlenmeyi marifet bilen, onları hükümleri altına alıp yönetmekten zevk alan “CİN” isimli bu varlıklar; günümüzde de kisve ve tarz değiştirip, insanlığı kurtarıcı UZAYLILAR (!) olmuşlardır.
İnsanlığa hiçbir ışık tutamayan, yeni buluş getiremeyen ve bunu da “insanlığın akışına müdahele edemeyiz” yaftasıyla kamufleye çalışan varlıklar; onları ölüm ötesi yaşamın gerçeklerinden perdeleyerek saptırmaya, kendilerine yoldaş etmeye çalışmaktadırlar.
Dünya bir ateş kütlesi hâlinde iken Dünya üzerinde var olan ve yaşayan; “ateş” kelimesiyle yapıları tarif edilen bu ışınsal kökenli varlıklar, akıl yönünden düşünen insandan da üstün olamadığı için, ölüm ötesi gerçekleri de kolaylıkla kavrayamamaktadırlar.
Bu sebeple de, kendi milletleri arasındaki çekişmeler ile, birbirlerine karşı büyüklenmeler ile, ve birbirlerine üstünlüklerini ispat için de sayısız insanı kendi kontrol dairelerine almakla ömürlerini tüketmektedir.
Geçmişin tüm bilgilerini, evrensel bilgi boyutundan okuyarak, kişileri, sanki “o devirde yaşamış kimselerin ruhuymuş” gibi kandıran bu varlıklar; diğer yandan da, çeşitli eski felsefeleri sanki yeni şeylermiş gibi ileriye sürmektedir.
Bu konuya kendini kaptıranların çok büyük çoğunluğunun, dinin bu konudaki verilerinden haberi yoktur.
Batı bunlara kolaylıkla kanmaktadır; çünkü zaten Hristiyanlıkta “CİN” hakkında bilgi mevcut değildir!..
Ayrıca bırakın batıyı, bizimkiler, Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’ın insan, evren ve geleceği konusunda açıkladıklarını değerlendiremedikleri için, onların verdikleri yanlış bilgileri doğru diye kolaylıkla kabullenmektedirler.
Netice:
“CİN”lerin, günümüzde oluşturmaya çalıştığı yeni nesil, şu eski-yeni karışımı fantezi ile karşımıza çıkmaktadır:
ALLÂH denen TANRI ötelerde bir yerde oturup seyretmekte.[1]
İnsan; doğar, büyür, iyilik yapar, kötülük yapar, sonra ölür ve hatalarını idrak eder, ızdırabını çeker; sonra güçlü ruhlar tarafından idare edilen mekanizmanın kararı ile yeniden bedenlenir ve yeniden Dünya’da yaşamaya başlar, tâ ki kemâle ulaşıncaya kadar sayısız defalarca gelir gider, gelir gider. Bu arada Dünya’yı terk edemeyen kötü ruhlar da buradaki çeşitli zayıf bünyeli kişilere musallat olur ve onları rahatsız eder. Obsede durumu!..
Bunlar ölüm ötesi gerçekleri bilmeyen, din kültürü yoksunu, felsefeden habersiz kişilerin kandığı düşüncelerdir.
Zira; bilvesile kısaca değinelim:
Ölüm ötesi yaşam kıyamete kadar iki ana düzeyde devam eder. Birinci düzey “kabir” düzeyidir. İkinci düzey “serbest yaşam” düzeyidir. Ölen her insan bu iki düzeyden birisinde, hayatını kıyamete kadar devam ettirir.
Birinci düzey “kabir” düzeyidir, dedik. Bu düzeyde kalanlar, Hz. Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem)’in getirdiklerini reddedenler ile avam müslümanlardır.
İkinci düzey ise “serbest yaşam” düzeyidir. Bu düzeyde olanlar ise Allâh için savaşta şehîd olanlar ile “ölmeden evvel ölme” sırrına erip, daha sonra da fiilen ölümü tadan “yakîn” sahipleridir. Bunlar yaşarken veya ölümü tatmadan önce, kendi arzularıyla bedenlerinden geçme, bedensizliğe kendilerini adapte etme hâlleri yüzünden; ölümü tattıktan sonra da beden kaydından kendilerini kurtarıp, güçlerine göre Dünya üzerinde kıyamete kadar serbest bir yaşama içindedirler. Birbirleriyle görüşürler, gerekirse, bazı müdahalelerde bulunurlar. Ve hatta çeşitli savaşlara bile katılırlar.
Bu konu oldukça geniş bir konudur. Gerçekten ayrı bir kitap olabilecek kadar detayları mevcuttur.
Özet: “CİN” kelimesiyle, yani “İnsanların beş duyu ile tespitine örtülü” anlamına gelen bir kelimeyle tarif edilen bu varlıklar; fıtratları gereği her devirde insanları çeşitli yollarla kandırmışlar ve hükümleri altına almışlardır. “ŞEYTAN” diye de bilinirler.
Günümüzdeki tarzları da özetle anlatmaya çalıştığımız şekildir. Bunlara kanmamak gerekir. Bunun için de gene gerekli olan “İLİM”dir!..
[1] Bu konuda geniş bilgi için “RUH İNSAN CİN” isimli kitabımızın “Uzaylıların İçyüzü” bölümünü okuyunuz. A. Hulûsi.