“Vech” Nedir?
Gelelim ikinci bir noktaya... “Vech”!..
“Vech”den murat, birimin birimiyeti değildir!.. Nitekim âyette;
“Maşrik de (doğu veya doğuş mahallî) mağrip de (batı veya batış - kayboluş - ölüm) Allâh’a aittir! Ne yana dönersen Vechullâh karşındadır (Allâh Esmâ’sının açığa çıkışıyla karşı karşıyasın)! Muhakkak ki Allâh tüm varlığı kapsar ve ilim sahibidir.” (2.Bakara: 115) diyor!..
“Vecihleri” demiyor!.. Yani, yüzleri karşındadır demiyor; “Vechullâh - Allâh’ın yüzü” karşındadır diyor!..
Senin ayrı ayrı varlıklar görmene sebep, gözündeki yetersizlik demedik mi?..
Gözündeki yetersizliği, eğer şuur kemâliyle kaldırırsan, idrakına giren sahada, yani basîretinde, varlıkların çokluğu yoktur! Gözde, çokluk vardır!.. Dolayısıyla basîretinde, Allâh’ın “vechinden” başka bir şey yoktur!.. Yani Allâh’ın çeşitli isimlerinin mânâları... Çeşitli isimlerin mânâları, aslında tek mânâdır, burayı iyi anlayalım!
Bütün isimlerle kastedilen mânâlar ayrı ayrı mânâlar olmayıp, tek bir mânâdır!.. Tek bir mânâ, değişik isimlerle, değişik mânâlar varmış şeklinde çoğaltılmaktadır!..
Aslında, bütün isimlerin müsemması tek bir varlıktır!.. Tek bir varlıkta, tek bir mânâdır!.. Değişik mânâlar, değişik isimlerle var olmaktadır... Dolayısıyla sen, hangi mânâ yönünden ele alsan, o tek varlığı ele almış, tek kaynağı ele almış olursun ki; işte çokluk - teklik noktası, bu ince noktada birleşmektedir!.. Burada tek, çok olmaktadır!..
Yani, çokluk, isimlerde meydana gelmektedir… Aslında mânâlar yok, tek bir mânâ yapı var!.. O tek mânâ, değişik yönler itibarıyla ele alındığı için, değişik mânâlar varmış gibi bir husus ortaya çıkıyor. Yani mânâlar itibaridir… İzafîdir...
Aslında bir mânâ yapı vardır. Bütün mânâlar, tek bir Ruh’ta mevcuttur!.. Tek bir ruh vardır!..
Bu tek ruh, değişik özellikleri veya değişik kabiliyetleri veya değişik ortaya koyabileceği şeyler dolayısıyla, ayrı ayrı varlıklarmış gibi mütalaa edilmektedir. Hâlbuki mânâ yapı tek, varlık da tek!.. Bu tek olan varlık, değişik oluşlar meydana getiriyor... TEK’ten çok özellik sonucu, çok şey seyrediliyor ve çok varlık var sanılıyor.
Buna misal yollu şöyle yaklaşalım. Şimdi Ahmed diyoruz... Ahmed dediğimiz, tek bir varlık değil mi?.. Ahmed’in cömertliği var, Ahmed’in yürekliliği var, Ahmed’in boynu büküklüğü var... Şimdi cömertlik, cesurluk, düşüncelilik dediğimiz, hep aynı Ahmed’e ait değil mi?.. Evet!.. Peki bu ayrı ayrı mânâlar, Ahmed’de ayrı ayrı mânâ yapılar olarak mı var?... Yani, bu isimlerin mânâları, ayrı ayrı mânâlar olarak mı var Ahmed’de? Hayır!.. Değişik olarak ortaya koyduğu fiillere verdiğimiz isimler bunlar!..
Eğer bir olay gördüğü zaman, o olaya arkasını dönüp gidiyorsa, korkak diyoruz!.. Yani isimler, fiillerden doğuyor! Ahmed’in ortaya koyduğu mânâ, ortaya koyduğu fiil, bir mânâ ile yorumlanıp, onda bu mânâ da vardır, deniliyor...
Eğer ki isimleri kaldırırsan, varlık tek olarak gözükür!.. Varlığın tekliğini müşahede edersin!.. Eğer isimleri kaldırmaz da; yani fiillere nispetle isim vermede devam edersen, çok mânâlar varmış gibi gelir; çok isimler varmış gibi olur!
İsimlerin varlığı aslında fiile dayanır!.. Fiil olmadığı zaman, ismin mânâsının varlığı da kalmaz!..
Allâh’ın isimleri olması, varlığın var olmasından sonradır, bir başka anlamda!..
Varlık var olmadan evvel, yani fiiller boyutu olmadan evvel, isim boyutu da yoktu. Zaten isim boyutu olmadığı gibi, o mânâlar da yoktu!..
“Bu mânâlar yoktu” sözünü, tasavvufta nasıl ifade ediyorlar? Mânâlar bâtındaydı, diyorlar! Kendindeydi, özündeydi! “Özündeydi” hükmünü de nereden veriyorsun?.. Fiile dayanarak veriyorsun… Fiil olmayınca, zaten o mânâ olmayınca, mânâ yok hükmündedir. Mânâlar sonradan var olmuştur...
Dolayısıyla; yüz, tek bir yüzdür ve fiil âleminde eğer basîretinle bakarsan, tek bir yüzü görürsün!.. Ama yüzün tek olması, fiillerin çokluğu dolayısıyla da, mânâlar çoktur denir... Basîrete göre, zaten varlık Tek’tir!..
Ancak basîretinin verdiği teklikle, fiiller düzeyinin verdiği çok oluş, sende aynı anda müşahede edilmelidir...
Şayet biri, diğerine ağır basarsa, mutlaka bir taraftan Hakk’ı inkâra sapmış olursun!..
Çokluğu inkâr, Hakk’ı inkâr olur!.. Tekliği inkâr yine Hakk’ı inkâr olur!..
Çokluk altındaki varlığı inkâr ettiğin zaman, çokluk adı altındaki varlık, gene onun varlığıdır!.. Tekliği kabul et, çokluğu inkâr et, Hakk’ı inkâr edersin!.. Çokluğu kabul et, Tekliği kabul etme, yine Hakk’ı inkâr etmiş olursun!..