Semâdan, yıldızlardan gelen ve “ALLÂH” isimlerinin çeşitli mânâlarını ihtiva eden kozmik ışınlar, hiç farkında olmadığımız bir biçimde, bütün canlıların beyin hücre genetiğindeki “DNA” ve “RNA” dizinlerini etkileyerek, onlardaki çeşitli yönelişlere ve genetik programlamalara yol açmaktadır...
İşte bu sebepledir ki, büyük keşif sahibi evliyaullâhtan ve o devrin “OKU”muşlarından olan Muhyiddini Arabî, “Fütûhat-ı Mekkiye” isimli eserinde;
“Dünya’da, berzahta ve cennetlerde tekevvün etmekte olan ve edecek (oluşacak) her şey BURÇLARDAN İNEN TESİRLERLE meydana gelir…” demiştir!
Ve işte bu sebepledir ki, “EMİR” yani “HÜKÜM” yani, o hükmü oluşturacak tesirler, semâdan yıldızlardan inmektedir, denmiştir...
Esasen “EVRENSEL SIRLAR” isimli 70’li yıllarda yazmış olduğumuz kitapta, bu gezegenlerden bazılarındaki canlı türleri hakkında söz etmiştik...
“Din”de “melek” diye tanımlanan ve bizden ayrı bir boyutta yaşadıkları için de bizim tarafımızdan algılanmaları asla mümkün olamayan bu varlıklar dahi bizi çeşitli şekillerde etkilemektedir; ve bunların aramızda yaşamakta olan “CİN”lerle hiç ilgileri yoktur!
Ancak bu arada çok büyük bir aldatmaca da söz konusudur...
Günümüzde “UZAYLI” olarak lanse edilen ve kabul ettirilmeye çalışılan “CİN”lerin, ilişkide oldukları kimselere, kendilerini zaman zaman da “melek” olarak empoze ettiklerini duyuyoruz...
İster kendilerinin “uzaylı” olduklarını söylesinler, ister “Mevlâna” ya da başka birinin “RUHU” olduklarını iddia etsinler; ve hatta kendilerinin “melek” olduklarını kabul ettirmeye çalışsınlar, kesinlikle bilelim ki, bunlar hep “CİN”lerdir!..
Bunlardan, müşahedemize göre yegâne korunma yolu da şu aşağıda yazacağımız Kur’ân âyetlerini ezberleyip okumaktır...
“Rabbi inniy messeniyeş şeytanu Bi nusbin ve azâb; Rabbi eûzü BiKE min hemezâtiş şeyâtıyn ve eûzü BiKE Rabbi en yahdurûn. Ve hıfzan min külli şeytanin mârid.” (38.Sâd: 41 – 23.Mu’minûn: 97-98 – 37.Sâffât: 7)
Bu okumanın nasıl ve hangi sistemle fayda sağlayacağını ise en tafsilâtlı bir biçimde “DUA ve ZİKİR” isimli kitabımızda anlatmıştık...
Bu tür ilişkilerde olanlar, sabah-akşam 150 veya 200’er defa okumaya devam ederlerse, ayrıca gene aynı kitapta “Çok Faydalı Bazı Dualar” bölümünde verdiğimiz “Eûzü BiVechillâhil Keriym…” diye başlayan duaya günde 41 veya 100 defa devam ederlerse kısa sürede bu kandırmacanın sona erdiğini görürler...
Tabii, okumamaları için üzerlerine yapılan baskıya karşı koyup; içlerinde, okumamaları için oluşturulacak sıkıntıya direnebilirlerse...
Evet, hüküm, takdir işte böylece, yıldızlar adı ardındaki, Mutlak İrade’den her an evrene yayılmakta; ve bu arada bizlere de ulaşarak, hükmünü icra etmektedir!..
Ve bu etkileme “hidâyet” kelimesinin ihtiva ettiği “lütfu letâfetle”, yani biz hiç farkında olmadan, bünyemizde en gizli “lâtif” bir biçimde cereyan etmektedir...
İşte günümüzde “astroloji” diye tanımlanan “Burçlar ilminin” temelinde böyle bir sistem mevcuttur... Bu konunun detaylarını öğrenmek isteyenler Sayın Nuran Tuncel’in hazırladığı “A’dan Z’ye ASTROLOJİ” isimli kitabı okuyabilirler...
Evet, “ihdına”nın nasıl olduğunu, “hidâyet”in hangi sistemle meydana geldiğini izah sadedinde mecburen buralara kadar geldik...
Nitekim az önce görmüş olduğumuz şu âyette “hidâyetin oluşması” apaçık ve kesin bir şekilde vurgulanmıştır:
“Necm olarak hakikate erdirir!” (16.Nahl: 16)