İşte bu yüzdendir ki, evrende madde olarak algıladığımız her şeyin orijini “MELEK”tir... Ve o şeyin bir “RUH”u vardır!..
Dünya’nın da böyle bir “RUH”u mevcut, Güneş’in de; Güneş sisteminin de!.. Sayısız yıldızların da ruhları mevcut!.. Galaksilerin dahi kendine mahsus bir ruhu mevcut!.. Yani bu yıldızların “dalgasal ikizleri” onların “RUH”larıdır!..
Her yapıyı, kendisinden fevkalâde büyük olan bir üst yapının, katmanın parçası, organı; şeklinde düşünün!..
Dolayısıyla tüm galaksinin bir ruhu mevcut!.. Ayrıca galaksilerin dahi bir ruhu mevcut!..
Hafsalaları son derece zorlayıcı bir olay bu!..
Biz, bu boyutlara gitmeyelim de şöyle düşünelim...
Yeryüzünde ve evrende mevcut olan bildiğimiz her nesne, esasında orijini, ışınsal yapısı itibarıyla, meleklerin varlığından meydana gelmiştir.
Yani, senin “Ben” dediğin şu bedeninin “dalgasal ikizi” olarak beyninin ürettiği bir “ruhun” var olduğu gibi; ayrıca, vücuttaki hücrelerinin, organlarının varlığı dahi meleklerin varlığından, yani atomaltı boyuttaki kuantsal yapıdan oluşan bir özü vardır!..
Hatta basit mânâda, vücudun meleklerinden söz ederiz!.. Yani, bu kuvvetlerin kendiliğinden, programları gereği olarak çalışması hâlinden söz ederiz!..
İşte, bu varlıktaki görevli ve şuurlu varlıklar, “melek” diye tavsif olunmuştur.
Bu anlatılanlar dışında, yapılar üzerinde tasarruf edebilen beyinler ve beyin güçleri söz konusudur.