− Rabbin ne emretti?.. dedi.
− Üzerime elli vakit namaz farz kıldı, dedim.
− Senin ümmetin bunun altından kalkamaz, git bunu hafiflet, niyaz et!.. dedi.
Bunun üzerine tekrar Rabbime döndüm, hafifletilmesini niyaz ettim. O da bunu on tenzil etti.
Sonra tekrar Musa’ya döndüğümde, Musa;
− Tekrar hafifletilmesini iste!.. dedi.
Tekrar gittim, tekrar azaltıldı; ve sonunda beş vakit namaz farz kıldı.
Bundan sonra Musa:
− Yine başaramazlar, hafifletilmesini iste!.. dedi.
− Artık çok fazla istedim, müracaat ettim, daha fazlasını isteyemem, dedim...
Bunun üzerine bana;
− Beş vakit namaz farz oldu, fakat hasenede elli namazdır!.. Her kim iyiliğe himmet eder de işleyemezse, ona bir iyilik yazılır. O iyiliği işleyene de on iyilik yazılır. Her kim de bir kötülük ederse, o kötülüğü meydana getirmedikçe ona bir şey yazılmaz. Eğer o kötülüğü yaparsa ona bir kötülük yazılır... denildi.”
Burada, namaz bahsine ilave olarak şu gerçeği belirleyelim...
Namazlar, beş vakit namaz farz olunmadan evvel, sabah ve yatsı olmak üzere iki vakit namaz kılınıyordu.
Ondan önce de namaz, sadece gece kılınan bir namaz şeklinde idi.
Daha sonra sabah namazı ve yatsı namazı şeklinde günde iki defaya çıktı.
Efendimiz, Nebiliğinin bildirmesinden on sene sonra, bu, “Mi’râc” ve “İsra” olayı gerçekleşti; bu olayla namaz beş vakte çıkarılmış oldu. Yani, belli bir tekâmül bekleniyor kişilerden, beş vakit namaz istenene kadar... Kurân’da gördüğümüz bir incelik bu husus!..
Şimdi gelelim “İsra” gecesiyle ilgili diğer bilgilere...
Efendimiz (aleyhisselâm)’ın Mekke’den Kudüs’e gittiği, “İsra” dediğimiz olayı gerçekleştiren araca, “Burak” tâbir ediliyor.
“Mi’râc” bizim bugünkü anlayışımıza göre, bir tür boyut değiştirme!.. Madde boyutundan dalgasal boyuta geçerek, o boyutun yaşamını seyretme...
Daha sonraki, “Allâh’ın huzuruna çıktı” diye tarif edilen olaydaki “Mi’râc” yani yükseltici de “Refref”...
Bunu böylece öğrendikten sonra, bugünkü anlayış içinde olayı nasıl değerlendirebileceğiz?..