Vehim Kalkmadan Vahdet Yaşanmaz!
Vahdet idrak edilmez, vehim terk edilmeden!..
Sende kendini Allâh’tan ayrı, bağımsız bir varlık olarak “var” kabul etme hâli var mı?.. Var!..
İşte bu, “VEHMİN” sendeki tasarrufu dolayısıyla var!..
Senin kendini Allâh’tan ayrı bir varlık olarak kabul edişin, olmayan bir şeyi var kabul etmedir; yani vehimdir!..
Senin kendini, bu beden kabul edişin de en büyük vehim!..
Ve sen, bu vehimle de yaşadığın sürece de, “Vahdet”in ne olduğunu anlayıp, hissedip, yaşaman mümkün değildir!..
Çok çok, “vahdet”in kuru bilgisini yüklenirsin üstüne!.. O bilginin hamalı olursun!.. Ama asla yaşayamazsın!..
“Vahdet”in lafını eder, “ben Hakk’ım” der; “Hakk’tan gayrı bir şey yok” der durur, kendini aldatırsın!..
Bal kavanozu yalamakla balın güzelliklerine erilemeyeceği gibi, varlık terk edilmeden de “vahdet” kelâmı etmekle, “vehim” terk edilmez!..
Vehim terk edilmez, “sahiplik” duygusu varken!..
Terk edemediğin her şey vehminin getirdiği sahiplik duygusundandır!..
Nelerin varsa, kendini nelerin sahibi olarak görüyorsan, o kadar güçlü vehmin esirisin demektir!.. Nerede kaldı, vahdeti yaşamak!