-6-
Yüzmilyonlarca yıllık kabir âleminizde yalnızca sevenlerinizin dalgalarını alacaksınız, dalkavukların değil.
Parayla satın alamayacaklarınızla olmaya bakın!
-7-
Şüphecilik ve vehim, yaşamınızı cehennem ederken; araştırmacılık, sorgulama ve ilim, cennetinizi genişletir.
Allâh’a yâkin elde etmenin yolu gaflet ehliyle dostluktan geçmez!
Bir gün “TEK”lik kokularıyla sarhoş olup, ertesi gün beşeriyet batağında çırpınmaktan kurtulup; gönlü “TEK”lik seyrinde daim kılmak gerek!
-8-
HIRS, kendisine verileni değerlendiremeyenin, “DAHA”sını istemesidir!
ŞÜKÜR, nimeti veren olarak görmektir! Verenin ardında bir veren düşünmek ise ŞİRK!
NANKÖR, ilmin gereğini yaşamayandır!
En kötü AVUNTU, ilmin dedikodusuyla avunup, onu yaşamına geçirmemektir!
Duygularının ördüğü KOZAdan çıkamayana gâfil derler.
KOZANLA gitmeyi göze alacak kadar mı..?
-9-
Gökte Güneş’in tutulması değil; ilim ve mantık ışığının tutulması insanın geleceğini karartır!
Güneş tutulmasının da, bu ışık ile bir bağlantısı vardır!
Güneş tutulumunun hemen akabinde gelen bir tür dalgalar, özellikle doğum haritası üzerindeki Güneş üstüne rastlıyorsa, beyinde ŞOK etkisi yaparak, daha sonraki süreç içinde yanlış yorumlar ve önemli mantık hatalarına yol açar!
Güneş tutulumunu gören bölgede yaşayan herkes, kendi beyin açılımına GÖRE,bu tesirlerden etkilenir.
Muhakkak ki bu durum Allâh’ın yaratmış olduğu mekanizmanın işleyişi ve SİSTEMİN (Sünnetullâh) sonucudur.
-10-
Kur’ân-ı Kerîm, “Lâ İLÂHE...” derken; birtakım insanların, kendilerini “İLÂHİyatçı” olarak nitelemeleri ne düşündürücüdür!
“İLÂHİyat” fakülteleri mi olmalıdır; “DİNÎ BİLGİLER Fakültesi” mi?
Türkiye’de ve Dünya’da “İLÂHİyatçı” olmayan ne kadar “Dinî Bilgiler uzmanı” var acaba?
Herkes, kendi lâyığını mı seçer dersiniz?