21 - 40
-21-
“Akıllı odur ki, başa geleceği görür”!.. demişti bir zamanlar biri...
Bilmiyorum hâlâ görebiliyor mu, başına gelecekleri...
“Rüzgâr esmeye başladığı zaman yağmurun geleceğini anlarsınız değil mi?” diye sormuştu Hz. İsa, 2000 yıl öncesinde insanlara...
Bilmiyorum, acaba fark edebilmiş mi bu gerçeği insanlar!..
Uyarıcılar her kisvede uyarırken insanları; ahmaklar hâlâ, her şeyin eskiden beri gelmekte olduğu gibi, devam edeceği sanısındalar!
Geminin karaya çıktığını fark etmeden danslarına devam ediyorlar!
Gök kararıyor; yer depreniyor; anlayışı kıtlar, saz çalıyor diyorlar!
Kangrenin ilacı olmadığını bile öğrenmemişler; yalnızca cüzdan ya da seks için yaşayanlar!
Toplum tüm kademeleriyle hak etti fırtınayı... Yanlışlarda ısrarla... Rüşvetle yaşamayı, ehil olmayanları başına seçmeyi sürdürmekle... Elbette kuru da yanacak yaşın yanında!
Şimdi artık, ağlama sızlanma zamanı değil!
Başını sokacak emin bir delik; kurtaracağın iman peşinde olmaya bak! Zira tüm âkiller seziyor, ya da görüyor başa gelecekleri!
Bu gerçeği inkâr edenleri de, koy kendi hâline!.. Bulsunlar aradıklarını!..
Olmayacak arkalarından, ağlayanları!
-22-
Astroloji, kehanet değildir!
Planetlerin açıları, geçmiş deneyimler ışığında, yorumlayabilenlerine enteresan bilgiler verebilir. Mesela, bir depremi oluşturabilecek 7 Eylül saat 21:30; veya 16 Eylül saat 15:30’daki açılar sert ve tehlikeli olarak nitelendirilebilir... Ama o sert açı nereyi vurur; ya da şiddeti nedir konusunda fikir vermek mümkün değildir!.. Ayrıca bu anlardaki etkileşimin sonuçlarının, aynı anda değil; takip eden birkaç gün içinde açığa çıkacağı da göz ardı edilmemelidir.
Şu gerçek fark edilmelidir ki; düz tepsi Dünya üzerinde yaşayan insanlar değiliz; ve evren bizim için, çevremizde dönmüyor!
Evrensel bir mekanizma yaratılmış ve o mekanizmaya tâbi olarak yaşıyoruz!
-23-
Tanrıyı yargılayan anlayışı kıtlardan olmaktan vazgeçmek gerek! Kimse kimseyi cezalandırmıyor!
Her kişi veya toplum, elleriyle yaptıklarının, beyinleriyle ürettiklerinin sonuçlarını yaşıyor yani karşılığını alıyor!
Kötülüğün manyetizması kötülüğü çeker; onlardan ayrılmayanlar da aynı şeyleri paylaşır! İyiliğin manyetizması da iyileri çeker; yanlarındaki de aynı şeyi paylaşır.
Haramla (rüşvet) büyümüş neslin, belki kendi günahı yoktur; ama bu şu gerçeği değiştirmez; o kişiler farkında olmadan zehirle beslenenin âkıbetine uğrar!
Unutmayın, gökte Tanrı yok, niye diye hesap soracağınız! Yaratılmış evrenin varoluş sistem ve düzen ve mekanizmasına tâbisiniz!
-24-
Zordur olan-bitenden razı olmak... İman ister!
Lafıyla değil, mahiyetinin idrakıyla ve hazmıyla iman!..
Kafanda yarattığın ve “ALLÂH” ismiyle etiketlediğin tanrına iman, kolaydır... Senin fikrine uygun gelmeyince de olaylar, onu kolaylıkla yargılayabilirsin!..
Ama mercimek kadar aklınla, evrenin “e”sini dahi kavramamışken...
Evrenin Yaratanını yargılamaya kalkman, senin beyninin ve eserlerinin, psikiyatristlerin inceleme alanına girdiğini gösterir...
Eğer birazcık gerçekleri görmek, anlamak ve kendi yaşamını ona göre düzenlemek gibi bir arzun varsa, içinde yaşadığın sistemi fark etmeye çalış... Sistemin gereği olan “tedbir”i terk edip; hayalindeki tanrına bırakırsan işini, görürsün sonunu!
Yarın bakarsın, deprem olur; öbürgün sel ya da ayaklanma, isyan!.. Dünya’da çeşitli ülkelerde bunlar hep olageliyor!.. Ve olup bitenler içinde, nice kurular da yanıyor yaşlar yanında!
Sen bunlarla kafanı yorup, “dünyalığımı nasıl kurtarırımla” gününü tüketirsen; yarın sana da isâbet edecek olan ölüm sonrasında, kendine çok yazık edersin... Acıyanın da olmaz!
Gel bu olanlardan ibret al ve biraz kendine dön!
Uyaranı göremiyorsan söyleteni fark et!..
İş işten geçmeden!
-25-
ALLÂH “ismi” ile işaret edileni anlamamış olanların, içinde yaşadıkları düzen ve sistemi yani “DİN”i kavramış olmaları kesinlikle mümkün değildir!.. Bu durumda, içinde yaşadıkları günleri, olayları değerlendirmeleri de asla mümkün olmaz!
İnsanlar, içinde yaşadıkları sistem ve düzeni anlamadıkları için de ne eşlerinin hakkını verirler; ne işlerinin hakkını verirler; ne de aşlarının haklarını verirler!
Hayalî dünyalarının, evrensel gerçeklerle bütünleşmediğini fark ettikleri zaman da iş işten geçmiş olur!
Bunlar bir gerçektir ki, ancak huzur ve saadete ermesi dilenilmiş olanlar tarafından idrak edilebilir.