Yahudi O’na Bakıp...
Efendimiz Yesrib’de bu acı hatıralarının ötesinde hoş günler de geçirdi. Üneys adında yaşıtı bir kız arkadaş da bulmuştu ki, tâ ötedeki bir evin bahçesinde oynuyorlardı. Hele bir keresinde şato gibi olan binanın bacasına bir kuş konmuş, onlar da bu kuşu uçurtmak için neler yapmamışlardı! Bir defasında da arkadaşları O’nu Beni Necara ait olan su birikintisine götürmüşler ve burada O’na yüzmeyi öğretmişlerdi...
Efendimiz bir gün arkadaşları ile oynarken, yahudinin biri O’nu uzun uzun seyretmişti... Ertesi gün, aynı yahudi bir başka arkadaşıyla gene oraya geldi ve uzun uzun durup Efendimiz’i tekrar seyrettiler... Uzaktan bir şey olmasın diye Efendimiz’i takip eden Ümmü Eymen ise onların bu hâlini görünce sessizce yanlarına kadar sokulmuş ve onların şu şekilde konuşmalarını işitmişti:
“Bu ümmetin Rasûlü olacak çocuk budur işte... Bir gün O’nu memleketinden çıkaracaklar da, O da buraya hicret edecek... Bu memlekette bu yüzden savaş ve kovma gibi hâdiseler olacak O’nun yüzünden...”
Ümmü Eymen bu konuşmaya şahit olunca, doğruca Âmine Hatun’un yanına koştu ve bütün duyduklarını olduğu gibi anlattı.
− Sevgili hanımım, ben bunlardan korkuyorum! Sakın bir şey yapmasınlar! diye endişelerini anlattı...
Gerçekten yahudiler, Efendimiz’den şüpheleniyorlar ve bu işten anlayanlar kendi aralarında hep bu meseleyi konuşuyorlardı... Ancak bu görüşmeler konuşmalar bir noktaya gelince, tesirsiz kalıyor, Allâh onların basîretlerini bağlıyordu!