15 Ocak 1998

Üstad

− Hepinize hayırlı akşamlar...

Soru

− Terakkinin ilâ nihaye devam etmesini Teklik açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?..

− Dünya’da öz benliğini bulmuş kişilerin, öldükten sonra kendi özüne doğru yolculuğunun devam edeceğini ve nihayet, tümel akıldan çıkıp, O’nda kendini bulmuş olursun, Çıkış noktana dönmüş olursun... cümlesini biraz açar mısınız?

Üstad

− Kendi hakikatini bilmiş kişiye düşen iş, artık kendi hakikatini detayları ile tanımak ve kendisindeki özellikleri ortaya koyabilmektir... Bu da sadece dünya hayatında bitirilebilecek bir iş olmayıp, ölüm ötesi sonsuz yaşamı kapsayan bir konudur!

Soru

− Efendim, âciz görüşüm şudur ki, günümüzde Allâh’ın gazabı, rahmetini geçmiştir... Olabilir mi ki, bunun sebebi düşünce kirliliği olsun! Arafat olayından hareketle düşünürsek, beyin dalgalarımız hava atmosferi gibi Dünya çevresinde bir düşünce atmosferi oluşturuyor. İnsanların genel yayınları bu atmosferin renk ve karakterini belirliyor. Düşünce kirliliği ile gazap birbirlerini karşılıklı güçlendirerek büyüyorlar. Bunun sonucunda da insanlar düşünce şekillerini değiştirerek, kanserli hücreleri yiyen yamyam hücreler gibi beşere göre güzel diyebileceğimiz bir hâl oluşturabilecekler. Bu düşüncemi yerinde buluyor musunuz?

Üstad

− Genel olarak sistemin işleyişi itibarıyla doğru... Ancak, Allâh’ın rahmetinin gazabını geçmesi şeklinde ifade edilen hususu bununla birleştirmemek gerekir kanaatindeyim...

Evren içre sayısız evrenlerin söz konusu olmasının yanı sıra, sayısız evrenlerin indînde var olduğu Allâh ismiyle işaret edilenin ana hükmünü, galakside toplu iğne ucu kadar yer tutmayan dünya yaşamıyla bağdaştırmak, olayı koza değerleriyle değerlendirmek gibi olur diye düşünüyorum...

Soru

− Üstadım, gafletin doğal sonucunun Celâl olmasını açabilir misiniz?

Üstad

− “Gaflet”, koza içinde kalmış olmanın getirdiği; gerçeklere göre geleceğe hazırlanamama hâlidir... Kendimizi yüz yüze gelmeye hazırlayamadığımız her gerçek, karşılaşıldığında bizim tarafımızdan “Celâl tecellisi” olarak algılanır!

Soru

− Üstadım, Gülşen-i Râz’da sorduğunuz ve cevabını göremediğimiz hususlar var. Cabelka âlemi, Cabelsa şehri, Kaf dağı, Simurk nedir?

Üstad

− Benim Gülşeni Râz diye bir kitabım yok...

Soru

− Şebüsteri’nin kitabının açıklaması demek istemiştim… Özür dilerim…

Üstad

− Yazar, kendi düşüncesindeki bazı kavramları, sembolik bazı isimlerle anmıştır... Neyi kastettiğini kesin olarak kendisi bilir...

Soru

− “Allâh’a güzel bir borç verecek yok mu?” (2.Bakara: 245); “Eğer Allâh’a ödünç verirseniz onu kat kat artırır.”

Üstadım, Allâh’a borç vermek nedir?..

Üstad

− Yapılan iyilik veya hizmet, sûreten falanca kişiye; fakat hakikati itibarıyla onun öz boyutundaki TEK’edir... Dolayısıyla kim kime iyilik yaparsa, veya kim kime kötülük yapar yüz çevirirse, hep TEK’e yapmış olur bu davranışını; kanaatindeyim... 

12 / 101

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!