17 Şubat 1998
Soru
− Bugün yaşananlar bir kez daha bana kaderimize hükmedemediğimizi gösterdi...
Üstad
− Nedir o?..
Cevap
− İşle birtakım değişiklikler Üstadım... Beklenmedik!
Soru
− Kapasitemiz kadar alabildiğimiz ilmi paylaştığımız çevremiz, bu çabamızı geri çeviriyorsa biz onları niye harcamış olalım? Bizim onlara ne yapmamız lazım?..
Üstad
− Şefaati tepen sonucuna katlanır... Üzülme!..
Soru
− Üstadım... Âdem’in Rabbine âsi oluşu Rubûbiyetin özelliğinden değil midir? Rubûbiyetin özelliğinden ise Âdem Rabbine nasıl âsi olur... Rubûbiyetin hükümlerini yaşayan, ilâhî huzurdan tard olur mu?..
− Üstadım “Selâmu aleykum”un açıklamasını yapar mısınız?.. Bir kişiye “selâm” diye selâm vermek yanlış mıdır?..
Üstad
− Selâmı verenin niyetine bağlıdır... “Selâm” derken ne düşündüğüne bak! Ağzından çıkan her kelimeyi, düşünerek çıkartmak... Robot gibi, aldığını yansıtmak değil!..
Son günlerde en çok üzerinde durduğum konu ŞUURLU yaşamak; TAKLİTTEN çıkmak!..
“Selâm” derken, Allâh’ın Selâm isminin mânâsının o kişinin özünden gelen bir biçimde kendisinde açığa çıkmasını temenni ederek, “Selâm” diyorsan, hiçbir mahzuru yoktur...
Ama, şartlanma yollu, taklit yollu, düşünmeden, koyun “meeee”ler gibi, “Es selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu” diyorsan... Biraz uzunca “meeeee”leme olur bu!.. Bilmem anlatabildim mi?..
Soru
− “Yalnızlık Allâh’a mahsustur” deyişini söyle düşünebilir miyiz... İnsanlar birlikte iletişim içinde olmalı, ilmini, bilinci, sevgisini vs. paylaşmalıdır şu anda chatta olduğu gibi...
− Yalnızlık “Allâh”a mahsustur lafının doğru olduğu kanaatinde değilim! Çünkü her şey, birbirine göre vardır!.. Az çoğa göre; soğuk sıcağa göre... Buna bağlı olarak, hiçlik veya teklik fark edilirse; yalnızlık denen bir şey olmayacağını düşünüyorum.
Üstad
− Teşekkürler B...’dan D...’a...
Soru
− Bir hadiste “Kurân’ı sesinizle güzelleştirin” denmektedir. Anlatılmak istenen mânâyı açıklar mısınız. Teşekkür ederiz...
Üstad
− Kurân’ı konuşma üslubuna uygun bir şekilde ve anlaşılacak bir şekilde birbirinize hatırlatın, demektir bu, anladığım kadarıyla...
Soru
− Üstadım, Firavun’un hatası neredeydi?..