Yakın gel de artık; iyi dinle anlattıklarımı!.. Ona göre düzenle yaşamını... Bir daha dünyaya geri gelip, yanlışlarını düzeltme şansına sahip olmayacaksın, Kurân’a iman ediyorsan!..
İşte hikaye bu!..
Nereden geldi bu hikaye aklıma bilmiyorum ama... İbrahim Aleyhisselâm’dan galiba...
Size bir şey sorayım önce... Deseler ki size:
İbrahim diye bir Rasûl varmış... Önce yıldızlara yönelmiş, benim Rabbim bu diye, sonra Ay’a, sonra da Güneş’e... İnanırsınız MI?..
Evet, hepinize sorum bu?..
Cevaplar
− Hayır inanmayız!
− Tahkik etmek gerek...
− Evet inanırım...
− Önce yansıtıcılara, daha sonra yansıtana yöneldiğini düşünürüz. Taklitten tahkike gibi...
− Bir Rasûl’ün bunlara “Rabbim” diye yöneleceğini düşünmüyorum. O devirde insanların onlara taptığını, O’nun da oradan hareketle insanlara bir şeyler anlatmaya çalıştığını düşünüyorum.
− Hz. İbrahim’in “hanîf”liğin önderi olduğunu Kur’ân-ı Kerîm’deki âyetten öğrendiğimiz için inanmayız.
− Aslında İbrahim (a.s.)’ın bakış açısını bilmek lazım diye düşünüyorum. Eğer Güneş’e, Ay’a, yıldızlara tapınmak amacıyla bakıyor ise inanmak hata olur; fakat o, hepsini ortadan kaldırmış, hepsini Tek olarak görüyor ise inanırım.
− Ayn-el yakîn müşahedesine işaret edilmek istenmiş sanırım...
− Hayır inanmayız...
Üstad
− Anlaşılan ben size hiçbir şey anlatamıyorum...
Hele Pazar akşamına kadar bir düşünün bakalım... Hepinize iyi geceler...
Cevap
− Sevgili Üstadım, sorularımıza verdiğiniz kısa, öz ve kapsamlı cevaplarınızın takdiri benim haddim değildir.
Gerçekçi bir düşünce olarak cevapların tamamı asla tatmin etmemekte, birçok soruyu da beraberinde getirmektedir. İdraksizliğimden kaynaklanan aczimi sınırlı zaman ve ekran israfına taşıma hakkını kendimde görememekte, bu hâlimi zamana bırakıp tefekküre yönelmekteyim. Samimiyetkârınız...