26 Ocak 1998

Soru

− Kıbleteyn camisinde, Hazreti Rasûlullâh’ın, kıbleyi, Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a çevirmesinin, bâtınî mânâsını lütfen açar mısınız?..

Bildigim kadarıyla “Aksa”, en uzak yer; “Harem”, herkesin girmesine müsaade edilmeyen yer yani mahremiyet ifade ediyor değil mi?

Üstad

− Kâbe öncesinde, insanlar âhirete ve tek tanrıya davet edilmişlerdi... Bu sebeple de Mescid-i Aksa’ya yönelinirdi...

İsa Aleyhisselâm ise, bir YAHUDİ olarak; Yahudilere yanlışlarını anlatıp “Tanrı”dan kurtarmak istedi, fakat yeni bir din anlayışı getirmedi... Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ı müjdeledi...

Hz. Muhammed ise, “Arınmamış olanlar el sürmesinler” uyarısını ihtiva eden ve “ALLÂH ismiyle işaret edilen”i açıklayan ve dahi arınmamışların giremeyeceği “Beytullâh” sırrını getirdi...

Bu sebepten de Kâbe’ye dönüldü...

Ancak, şu da var ki;

Kudüs’teki radyasyon, insanların âhirete dönük çalışmalarında her ne kadar yeterli bir radyasyon idiyse de beyinler için...

Kâbe’deki enerji, hakikatin gereğini idrak etmiş olanlara bunu sağlayacak enerji potansiyeline de sahiptir... Elbette o kişi arınmışlardan olması ve bu fıtrata sahip olması şartıyla!..

Soru

− Üstadım, neden bazı evliyaların bedenleri öldükten sonra bozulmuyor?

Üstad

− Her bedeni bozulmayan mutlaka evliyadandır demek değildir... Toprağın killi olup oksijen geçirmemesi de çürümemede önemli bir faktördür... Bunun yanı sıra ruh gücünü de kullanan bazıları, bedenini çürütmeden tutabiliyormuş...

Soru

− “Ebu Bekir kapısı üzerinde bir ışık, başka kapılar üzerinde karanlık görüyorum” hadisinde başka kapılar, diğer halifeleri de kapsıyor mu?..

Üstad

− O söz o geceye mahsus bir sözdür; o geceki ve o tarihteki evleri kasdetmektedir...

Hadislerin bir kısmı, o günkü şartlarla ve kişilerle ilgilidir; bunları genellememek veya daha sonraki olaylarla karıştırmamak gerekir...

Üstünlük değil; bize göre öncelik söz konusudur...

Soru

− Cuma namazında hutbeyi kısa, namazı uzun tutmanın anlamı nedir?..

Üstad

− Halka dönük yan ile Hakk’a dönük yan arasındaki oranlamaya işaret gibi geliyor bana...

Şefaat olayını bir kere daha, ve daha geniş olarak açıklıyorum... Şefaat, anlıyorum ki pek çok arkadaş tarafından tam anlaşılmamıştır...

ŞEFAAT, perdesi kalkmış bir kişinin, diğerinin bilincindeki basîret perdesini açmasıdır; genel anlamıyla!..

Dünya’da şefaat, kişiye hem dikey planda getiri sağlar, hem de yatay planda... 

40 / 101

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!