28 Ocak 1998
Soru
− “Sizler çoğalacaksınız, Ensar cemaati gitgide azalacak, yemek içindeki tuz gibi olacak” hadisinde açıklanmak istenen nedir?..
Üstad
− Bu hadisleri okurken, daha önceki sohbetlerde de uyardığım gibi ne zaman ve nerede ve kimlere söylendiğine dikkat etmek gerekir...
Bu hadis, Medine’ye hicretten sonra Medine’deki birkaç zâta söylenmiştir; müslümanların sayısı artıp din anlayışı çevreye yayılmaya başlayınca...
Yani, müslümanlık öylesine genişleyecek ki, Medine halkı (ensar) onlar için çok ufak bir azınlık kalacak anlamına...
Hemen, “Hadis” deyip şu yaşadığımız gün ve saatle ilgili olarak değerlendirmek yanlıştır!..
Allâh Rasûlü’nün, o sözü kime, ne zaman, nerede, hangi şartlar altında söylediği işin en önemli yanıdır... Bunlar bilinmeden, bu “Hadis”tir deyip, bakkal Memet efendiye laf anlatılmaz...
Hadisleri okuyun, fakat anlamadığınız zaman onun yazdığım yönlerini araştırın...
Soru
− İnsan-ı Kâmil’in tercümesinden şu cümleyi açıklamanızı rica etmekteyim:
“Ahadiyet, Ulûhiyetin mertebe olarak daha altındadır. Ulûhiyet zâtın mazharlarının kendisine ve başkasına şumûl itibarıyla en faziletlisidir. Bundan dolayı Allâh ehli kimseler, Ahadiyet tecellisini men etmiş fakat Ulûhiyet tecellisini men etmemişlerdir.”
Üstad
− Ahadiyet sırrı, Zât’ına işaret eder ki orada kesret kavramı düşünülemez... Düşünülemediği gibi, kesret kavramına dönük bir şey de konuşulamaz... Zâtın kendi kendini bilişidir!..
Ulûhiyet ise, hem Ahadiyeti, hem de kesrete ait bütün kavramları içine alır... Bu yoldan da şuur, özüne döndüğünde, erebildiği noktaya kadar ulaşır...
Bu sebeble Ulûhiyetin kişideki tecellisinden söz edilebilir, fakat Ahadiyet tecellisinden söz edilemez... Edilse dahi, bu ancak anlatım sadedindedir...
Soru
− Zât’ın “İlim” sıfatının ürettiği mânâlar... Burada Sıfat mertebesindeki “Hayat” sıfatından sonra gelen “İlim” sıfatından mı bahsediliyor?..
Üstad
− Zâtî ilmin, ilim sıfatının değil!..
Soru
− “Melekler arş etrafında TESPİH ederler ki Âlemlerin Rabbi olan Allâh’a hamdolsun. Bunlar ARŞ’ı taşıyan Kerrubiyun meleklerdir. Bunların amelleri tespih ve HAMD ile müminler için DUA ederler.” (39.Zümer: 75)... Bu âyetleri biraz açar mısınız?
Üstad
− Bilemiyorum bunu anlatabilir miyim... Ama bir deneyeceğim... İnşâAllâh yüzüme gözüme bulaştırmam.
Şimdi önce dün anlattığım bir konuyu hatırlayın... Yunus’un tespihi ne demekti?..
“Şeytanın lâ havle çekmesi, eûzü çekmesi” ne demekti?..
Bunları izah etmiştim hatırlayacağınız gibi...
“Şeytanın lâ havle çektiği” ifade ediliyor ki, doğrudur, ne demektir?..
İşte bu bakış açısıyla olaya bakarsanız eğer... O zaman olay ipucu vermiş olur!..