Soru

− Üstadım, merak ettiğim konu, Rasûlullâh Efendimiz namaz kılmadan Mi’râca çıkmışken bizler neden namaz kılıyoruz?..

Üstad

− 1. Rasûlullâh’ın Mi’râcı namazından önce gelir... Nüzûl yollu yaratıldıkları için...

2. Rasûlullâh Mi’râctan önce de namaz kılıyordu... Namaz, Nübüvvet görevinden az sonra başlamıştı... 5 Vakit namaza dönüşü Mi’râctan sonra oldu...

Soru

− Hz. Muhammed’in isteği Allâh’ın isteği iken, niye Mi’râc yaygın biçimde yaşanmıyor?..

Üstad

− Allâh’ın Muhammed Aleyhisselâm’dan isteği o iken, Ulûhiyetinin isteği de oluşmakta olandı!..

Elbette ki Ulûhiyetinin isteği kesin yerine gelecek olandır!.. Anlatabildim mi?

Soru

− Tahkikin tahakkuku, tasarruf mudur?..

Üstad

− Evet...Tarikata girip şeyhe bağlanma ilgili bir soru vardı, şimdi cevabını veriyorum...

“Tarikata girip şeyhe bağlanma” denen olay, bugünkü uygulamada görülen taklitçi zihniyet uygulaması değildir!.. “Şeyhe bağlanmak” demek şudur:

Orijinal adı şeyhin, “mürşid”dir... Bu kelimenin anlamı ise, “aydınlatan” demektir!.. Aydınlanma ise, asla taklit ile olmayıp, yalnızca tahkik ile gerçekleşir...

“Kişinin bir mürşide bağlanması” demek, o kişinin kendisini aydınlatacak bir fâniyi bulup, onun kendisine tutacağı ilim ışığına perdesini kapatmaması demektir... “Mürşide bağlanmak”, ilme bağlanmaktır, orijinal anlamıyla; ki ilmin elde edilmesi de ancak, araştırma, soruşturma, hakikati arayıp bulma şeklinde gerçekleşir...

Bugünkü tarikat uygulamalarıyla, gerçek mürşid-tâlip uygulamasının, isim benzerliğinden başka uyar tarafı yoktur kanaatime göre!..

Teslimiyet, körü körüne denileni yap diye anlaşılıyor ki günümüzde, bana göre bu anlayış da yanlıştır... İnsan beynini, aklını, en geniş şekilde kullanarak ancak hedefine varabilir...

“Teslimiyet” demek; kişinin kendisini İLME, İRFANA teslim etmesi demektir... Ayakkabı boyayıp, havlu tutmak demek değil; anlayışındayım... Bilmem yeterince açıklayabildim mi?..

Cevap

− Kesinlikle, teşekkürler...

Soru

− Terâvih namazına ilgi artınca, Efendimiz: “Farz olmasından korktum…” diyerek menediyor... Bu da Ulûhiyetle ilgili mi, yoksa başka bir şey mi?..

Üstad

− Evet...

Soru

− Rasûlullâh’ın Mi’râcta Sidre-i Münteha’yı geçtikten sonra kalemlerin hışırtılarını duyması, Ebu Bekr’in sesi, ve Rabbini âfak ve enfüste müşahedesi, Efâl içindeki oluşumlar mıdır?

Üstad

− Bunlar bazı sembollerle anlatılmak istenen bir olaydır... Şimdilik bu konuda açıklama yapmam mümkün değil...

Soru

“Evrensel Sırlar” isimli kitabınız... “Anlatılanlar... İyisi mi uykuda kendi kendine yerleşsin hepsi yerli yerine”... Uykuda yerleşme sistemi nasıl oluyor?..

Üstad

− En sinirli veya üzüntülü anında derin bir uyku çekersen, uyandığında pek çok şeyin yerli yerine oturduğunu görürsün... İşte öyle bir şey...

Hepinize iyi geceler…

69 / 101

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!