− Mal ve evlat, madde boyutunu sembolize eder. Bunlara sevgi ve bağlılık insanın birimsellikten kurtulamama sonucunu hazırlar. Bu durum; özünü tanıma yolunda yapacağı çalışmalardan alıkor, uzaklaştırır...

− Allâh’ın zikri; namazlarımız, ibadetlerimiz, hayat ve mematımız Âlemlerin Rabbi olan Allâhû Teâlâ’yadır...

Üstad

− ... duymamış olayım!..

Cevaplar

− Allâh İsmiyle İşaret Edilen’in mânâlarını ortaya koyamamak...

− Allâh zikri ile Rahmân’ın zikri arasında tabii ki fark vardır. Rahmân’ın zikri, öze giden müşahedenin ilk adımıdır. Allâh zikri ise, bütün mânâları ihâta eden bir kavramdır bütün bu idrakın dışında kalan hâliyle hüsranda olacaktır...

− Rahmân zikri, karşılaşılan ve zorluk ifade eden hâllerde dahi Hakk’ı fark etmeye vesile olan bir Rahmetin gizli olduğunun farkında olunmasıdır. Bu Rahmetten istifâde edememek hüsrandır.

Kendi Özümüz!.. Dolayısıyla, kendi özümüzle çelişen bir şeyi iddia etmemiz hüsrana yol açar.

Üstad

− “Yapamayacağınız şeyi niçin söylersiniz?.. Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allâh indînde en büyük gazabı davet eder!.. ” (61.Saff: 2-3)

Bu âyet neyi anlatmak istiyor?

“Allâh zikrinden geri kalan ne yapmıyor”, neyi eksik bırakıyor ki, hüsrana uğruyor?

Ve... Yapmayacağını, yaparım diyen Allâh indînde gazapa NASIL düçar oluyor?..

Evet, ne anlıyorsunuz?..

Cevaplar

− Bir insanın kendini tanımadan yapamayacağı bir şeyi dilemesi, gazabı davet eder diyebilir miyiz?..

− Kendini tanımadığını itiraf edip, kendinden perdelenmiş oluyor; yapamayacağını yaparım diyen birim...

− Yapamayacağını yaparım diyen, bir anlamda olayı soyuttan somuta geçirmiş olur, ancak kapasitesi buna yeterli olmadığı için veya özü aslında bunu istemediği için sonunda gazaba uğramış olur...

Üstad

− … İyi bir şey anlatmak istediğini anladım da; ne anlatmak istediğini anlayamadım... Bağışla!..

Cevaplar

− Üstadım siz beni bağışlayın...

− Gerçek mânâda “Eşhedu en lâ ilâhe illâllâh” dememiş olur ki, bu da kişiyi perdelilikten kurtarmaz...

− Benlik, birimsellik var olduğu sürece “Allâh zikri” zuhur etmez. Bu hâl, terkibiyet hükmü ile kalmak ve yaşamak anlamına gelir. Bu cihet itibarı ile söylenen bir şey de zuhura gelmeyecektir. Şirki oluşturduğundan insanın nefsine zulmetmesi konumuna gelmesinden ötürü, azabı da kendi kendine oluşturur. Gazabın davet edilmesi de budur. Bütün bu anlatılanların dışında kalmak insanı hâliyle hüsrana uğratacaktır. 

39 / 117

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!