− Basılan her basamağın bir sonrakinin altyapısının farkında olmak...
− Hiç mümkün olmayan bir şeyin hakkını ona göre... Çok mümkün olan bir şeyin hakkını da o nispette ver!.. Ölmemek mümkün değil!.. Ama yarın ölmek: Evet!..
− Dünya, âhiretin tarlasıdır ne ekersek onu biçeriz..
− Dünya’da ne için yaşadığını algılamak − değerlendirmek, âhiretin hakkını vermektir.
− Aslında her iki söz de bence âhiret için yapılan çalışmaları kapsıyor; temelde üzerimize aldığımız işi en iyi şekilde yapmayı kapsıyor ama ne için çalışıldığının en az o kadar önemli olduğunu düşünüyorum, ne için, ne yaptığımızı bilerek çalışmayı kastediyorum...
− Her şey bu dünyada, ama gerçekler âhirette; diye düşünürsek ne yapmamız gerektiğini biliriz.
− “Ölmeden önce ölünüz” hitabını almamışlar için olabilir diye düşünüyorum...
− Âhiret için soyunurken, her zaman giyinik olarak görün...
− Düşünmeye başlarsak, uygulamakla her ikisini devam ettirebiliriz… diye düşünüyorum.
− Bendenize göre, her iki anlayış da bireysellikle ilgilidir...
− Dünya’da ve âhirette yaşayacağımız süreyi dikkate alarak değerlendirmeliyiz…
− Dünya işini yaparken âhireti unutup ibadetten eksik kalmamayı... tamamen ibadete yönelerek dünya çalışmalarını da bırakmamak...
− Efâl’de Hakikati idrak edip marifet ile bu boyutun hakkını vererek yaşamak. “Her nefs ölümü tadacaktır” hükmünce de birimselliğin kalkmadan, âhiret yaşamının şartlarına ubûdiyet idrakınca geçiş...
− Ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışmanın sonucu, âhiret yaşantısını getirmeyeceğinden, yarın ölecekmiş gibi âhiret yaşantısına hazırlanmak gerekir...
− 8 saniyeni öyle bir değerlendir ki sana sonsuzda yarar sağlasın...
1) Bilinçli yaşamak, yaşamın ve boyutların hakkını vermek için bir işarettir...
2) Ölmeden önce ölmüşlerin indînde bu farkın kalmayışına bir işarettir... Kanısındayım.
− Hakk’ı unutmadan yapılan her çalışma, ibadettir...
− Sonuçları düşünülerek yaşanan her an, bir sonraki yaşamın altyapısının kalitesini oluşturacaktır.
− Bütün ilimlerin başı “Allâh”ı bilmektir; “Allâh”ı bilmeyenin ilmi ise boşa emektir!..
− Bu sözü, “hiç ölmeyecekmiş gibi âhirete yarın ölecekmiş gibi dünyaya çalışmak” şeklinde düşünüyorum... Hiçbir hâl ile kayıtlanmayıp, her an yeni şeyler düşün ve gereğini ortaya koy... Bir günün, bir sonrakinin aynı olmasın...
− Dünyanın hakkını verirken diğer boyutları göz önünde bulundurarak ver ki, KİŞİnin dünyası âhiretini oluştursun..
− Âhirete çalışmak tek bu dünyada mümkün olduğu için, yarın ölecekmiş gibi ruhumuzu hazırlamak gerek, her şeyin değerini bilerek...
− Dünya ve âhiret ayrımı, algı yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Hatta, “El an”, tüm boyutları yaşamaktayız! Algılayabildiğin kadar boyutu algıla ve hakkını ver demektir; kanımca...