Attığın her adımda, o yaptığını niye yapmakta olduğunu düşünmek ve sonuçlarının sana neler getirebileceğini de hesaba katmak zorundasın... Ki, sürekli düşünme melekesi gelişsin...
Aklına estiği gibi, gözlüğünü çıkartıp bir yere bırakıyorsan... Sonra da nerede diye arıyorsan; sonra üstüne oturup kırıyorsan...
Bu, senin tamamıyla güdülerinle yaşadığını; düşünme melekenin gelişmediğini gösterir...
Daha gözlüğü gözünden çıkartırken düşünmeye başlıyorsan, bunu çıkartıp şuraya koyayım... Sonra da şuradan alayım diye... Bu sendeki düşünme melekesinin harekete geçtiğini gösterir; en ilkel hâliyle!..
Yani, bir fiil ortaya çıkmadan evvel, nedenlerini ve sonuçlarının neler olabileceğini düşünemiyorsa birim; o henüz ilkel güdüleriyle yaşamını sürdürüyor, demektir…
Bu da taklitten çıkmak için hayli zor bir pozisyondur!
Bir şeyi, kendinle ilgili yapıyorsun, ama, o şey acaba senin yakın çevreni, arkadaşlarını, anneni-babanı, kardeşlerini veya içinde yaşadığın toplumu nasıl etkiliyor; bunu o işi yapmadan önce düşünemiyorsan; bu senin henüz düşünen insan noktasına ulaşmadığını gösterir!..
Öyle ise “ezberci ve taklitçi yaşam”dan, “her an düşünerek yaşam” boyutuna sıçrama yapmak zorundayız...
Ya da bulunduğumuz düzeyde hâlimizden memnun, devam edip gideceğiz...
Şimdi, “Ölmeyecekmiş gibi dünyaya; yarın ölecekmiş gibi âhirete çalış” sözünü nasıl anlıyoruz acaba?..
Herkese soruyorum… Ve herkesten tek tek cevap bekliyorum..?
Cevaplar
− Her şeyin hakkını vererek...
− Bu boyutun hakkını vererek yaşa, öbür boyutun hakkını almak için ibadet et.
− İlgilenilen şeye bütün dikkatiyle yönelerek bir insanın o şeyin tam olarak hakkını vermeye çalışması olarak anlıyoruz.
− Dünyaya çalışıyormuş gibi görünse de aslında yaptıklarımızın sonucunun neleri etkilediğini fark edebilmek.
− Dünya için çalışmaktan anladığım, her anını değerlendirerek âhiret yaşantısına hazırlanmak.
− Tanrı yokmuş gibi düşün! Varmış gibi yaşa!.. anlamında olarak algılıyorum...
− Bedensel boyutun ve düşünsel boyutun hakkını vererek yaşamak...
− Ölüm ötesi yaşama geçmek, “ölmek” demek olmadığına göre; devamlı surette Dünya’da yaşarken, âhiretimiz için bilincimizi arıtma yolunda çalışmamız gerektiğini ve yaşadığımız bu boyutun da hakkını vermek gerektiğini düşünüyorum...
− İçinde yaşamış olduğun boyutun hakkını, kendinin sistem içindeki yerini anlamaya çalışarak vermek.
− Dünyasını terk eden Dünya’da rezil, âhiretini terk eden âhirette rezil olmaya mahkûmdur.
− Her iki yaşamın da hak olduğunu bilerek çalış...
− Dünya işlerini boşverirsek âhirete de gerektiği gibi hazırlanamayız. Bu yüzden Dünya’ya çalışmalıyız ama bunun dışında yaşadığımız “Sistem”i çok iyi kavramalıyız.