Açık söylersin, üstüne almaz!

Kapalısının yanından geçemez!

Zift karası perde içine gömmüştür kendisini, dışarıdaki gerçekleri bir türlü fark etmez!

Kozasının içindeki hayal dünyasında kendi göresel gerçekleriyle yaşar; evreni ve evrensel gerçekleri bu dünyasındakiler sanır!

Aldanır, aldatır! Sonucunda ise yanar!

Niye?

Gerçeklerle yüz yüze geldiği zaman, hiçbir şeyin düşündüğü gibi olmadığını zorunlu olarak fark eder de ondan!

Hulûsi’yi yaşadığım zamanlar, seyretmekten – değerlendirmekten − bakmaktan korktuğum; kendime bile ifade etmekten kaçındığım; “ALLÂH”ın öyle bir SİSTEM ve DÜZENİ var ki; hazmını dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden!

“ALLÂH Adıyla İşaret Edilen”in yarattığı evrende, bir köşedeki minicik −400 milyarcık yıldızlı− galaksinin bir yerinde ki, bir yıldızın uydusunda, kâinatın efendiliğini(!) taslayanlar(!!!)...

Yarın çırılçıplak dünyadan ayrılıp, bir başka boyutun yoksullar yoksulluğunu yaşayacağını fark edemeden; üç-beş kredi kartıyla veya etiketle, ya da bir önde gelen isme yamanarak kendini bir matah sanıp kasım kasım kasılanlar!..

Kendilerini nasıl bir cehennemin beklediğini fark edemeyecek kadar ahmaklar!

Yarın evrensel boyutun gerçekleriyle karşı karşıya geldikleri zaman dövünmekten ve keşke kocama, karıma uymasaydım diye kendi kendilerine sövmekten başka bir şey yapamayacaklar!

Kaybedecek bir şeyleri olan herkes, sonunda onu kaybetmenin azabını yaşayacaktır!

Kaybedecek şeyi olmayanların ise, korkacakları da olmaz elbette!

Azap, kaybetme duygusundan kaynaklanır!

Cehennem ve cenneti, gidilecek bir mekân olarak düşünmekten öte, içinde yaşanılan kişisel boyut diye düşünürsek, olayın şekli biraz daha değişebilir.

İnsanlar sahip olduklarını sandıkları her şeyi bu dünyada bırakarak başka bir boyutun şartları içine geçeceklerdir.

“Oraya gidince gökteki tanrı bana yardım eder” sanmak ise, temelde Uyarıcıyı inkârdır; getirdiklerini de!

Acaba nasıl bir boyuta ve şartlarına geçilecektir ki...

Kur’ân-ı Kerîm’e göre; İnsanlar o günde en yakınlarından kaçacak; birbirlerini suçlayarak “senin yüzünden bu hâllere düştüm” diyeceklerdir?

Bu konuda Kurân’da bir âyet var mı acaba H...? Yoksa benim zannım mı bu düşünce?..

Cevap

− Üstadım, birkaç âyet var...

Üstad

− Ne diyor?

Cevap

− “Aldatıcı, Allâh’la sizi aldatmasın... O gün kişi o ortamın azabını görünce oğullarını dostlarını, kardeşlerini, eşini, ailesini, YERYÜZÜNDE NE VARSA HEPSİNİ fedâ etmek ister... Fakat HAYIR (geçerli değil)... Ey iman edenler eşleriniz ve evlatlarınız düşmanınızdır… o hâlde onlardan sakının...”

Üstad

− 80. Sûrenin 34−36. âyetleri ne diyor acaba?

53 / 80

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!