Üstad
− Hiç!..
Soru
− Namazda huşû hâlinin, bir tek hâli mi vardır, dereceleri mi vardır?.. Bir de bazı hadislerden Allâh Rasûlü’nün nâfile ibadetleri “şükründen” yaptığını okumuştum... Bu ne demektir? Teşekkür ederim.
Üstad
− “Huşû”; erişilen bir idrak, edinilen bir müşahedenin sonucudur.
“Huşû “ namaza mahsus değildir, her an yaşanabilir; dolayısıyla da namazı kapsamına alır...
“Allâh”ı bilenin hâlidir “huşû”...
Kendisine verilen nimetin değerlendirilmesidir; “Şükür”... “Verilmiş bulunan nimeti değerlendiren kul olmayayım mı…” demek istemiştir.
Soru
− Beyin; faaliyetleri neticesi mikro dalga bedenini üretmesi yanı sıra, fiziki bedenini de üretiyor diyebilir miyiz?..
Üstad
− Evet...
Soru
− Üstadım... Tedbir ve Tevekkül konusunu nasıl anlamalıyız? TEK’ten başka bir şey olmadığına göre, tedbir nereye? Tevekkül kime olacak?..
Üstad
− “ALLÂH” de, ötesini bırak!.. Gerekeni yap!..
Soru
− Astrolojik tesirler hem genetiği hem ışınsal bedeni etkiliyorsa, bu şu anda oluyor; bu konuyu biraz daha açabilir misiniz lütfen. Teşekkür ederim.
− Üstadım, kendimi tanımak amacıyla bazı özelliklerimi fark etmeye çalışmak ve karşımdakinin de TÜMün çeşitli özelliklerini yansıttığını gözlemek, işin başı anladığım kadarıyla... Ya sonra fark edilmesi gereken ne? Nasıl?
Üstad
− “Kendim” kelimesinin bir anlamı da mekândır zaten!
Soru
− Cennet yaşamında zaman ve mekân olmadığına göre, astrolojik etkiler yaşama nasıl yön vermektedir? Bu konuyu biraz açarmısınız, teşekkür ederim…
Üstad
− Bu yaşadığımız boyut ve şartlarıyla, o boyut yaşamının ilgisi yoktur...
Cennet yaşamını görülen güzel bir rüya gibi değerlendirmek, bühl’lerin işidir!
Astrolojik etkiler, cennet boyutunda bilinçleri etkiler.
Soru
− O zaman buna “bireysel seyrimiz” diyebilir miyiz?..
Üstad
− Bunu o mertebede olan birine sormak lazım... Belki yakınlarında öyle biri olabilir... Ben bilemiyorum o mertebeleri!
Cenneti, “insanın dünyası” olarak düşünsek; cennetin insanı yerine; nasıl olur acaba?
Bunu düşünün iyice bir bakalım... Herkese iyi geceler... Hoşça kalın!..