20 Temmuz 1998

Üstad

− Dostlarım…

Kimi “insan”, “Allâh” için yaşadı; “fiysebilillâh”!..

Kimi de yaşadı; dişiyse, mutfakla yatak arasında ya da erkekse dükkânla yatak arasında!

“İnsan” dışında kalan mahlûkat da yiyip içmek, çiftleşmek, üremek, gördüğü güzele sahip olmak ve yalnızca bunlar için!..

Ya da iniyle orman; ağılla otlak arasında!

Rasûlullâh, “İnsan” olana geldi ve tebliğ etti kendindekini ona!.. Yaşasın diye, ne için yaratıldıysa...

Kimi için de denildi ki, “onlar hayvan sürüsü gibidirler belki de daha aşağı”!..

Kimleri böyle tanımladı Kur’ân?..

“Halife” olarak yaratılmış olmanın idrakı içinde olmayarak yalnızca dünya nimet ve zevkleri için yaşayanları...

“Allâh” aynasında kendi hakikatini seyredemeyenleri!..

Onlar yalnızca beden olarak kabullendiler kendilerini ve bedene dönük zevkler için çalışıp yaşamayı edindiler gaye kendilerine!..

Onlar yalnızca dünya süsü oldular, gül gibi, karanfil gibi; yılan gibi çıyan gibi; dağ gibi taş gibi!..

Nuh Aleyhisselâm’a bu yüzden dendi, “o senin sulbündendir, ama oğlun değildir”! diye...

“İnsan” olanlar bir nesildir, “Allâh”ı tanıma ateşiyle yanan ve beynini buna çalıştıran...

Diğer mahlûkat bir nesildir, hayvan sınıfının tekâmül etmişi ve son sıradaki akıllı hayvan!

Bak kendine hangisindensin?..

“Allâh”ı tanımak, aynasında kendini seyretmek için yananlardan mısın?..

Yaşamında tek amacın bu mu?

Beynini buna dönük mü çalıştırıyorsun çoklukla?

Amacın bunu gerçekleştirmek için yaşamak mı?..

Yoksa, dünyalık havuç peşinde koşup; cehennem ateşinden kurtulup, cennet yeşilliği için bir şeyler yapıp; kendini bir koltuğa oturtmak mı tıpkı bütün mahlûkatta olduğu gibi?..

Sen bilirsin kendini.. Dışında altın sırma kaftan olup, içinde yün kaşağı fanilâ mı var?

Lüks görüntüsünde, tek odanda mı yaşıyorsun; yoksa giydiğin pılı-pırtıdan kurtulup, altın sırma elbiseler, lüks yatlarda yaşama hayali içinde misin?

Gününün ne kadarı “Allâh” ahlâkı ve bakışı ve değerlendirmesi ile geçiyor; gününün ne kadarında, “Allâh” aynasında kendini seyrediyorsun?

Gününün ne kadarında, dünyada bırakıp gideceğin şeyler için, beynini tüketiyorsun?

Bu nasıl idraktır ki, dünya yaşamının birkaç saniye olduğunu bilirsin de âhiretin milyarlarca sürecek boyutuna göre ve yalnızca burada edindiğin sermaye ile orada yaşayacağına; ona göre yaşamazsın?

Tehlikeyi hissettiğin zaman, paranı–malını−canını−yakınlarını başka diyarlara taşımayı düşünürsün de, sonunda, dünyada bırakıp belki de bir daha hiç göremeyeceğin hâlde; nasıl olur da bunları ebedî yaşam boyutuna transfer etmeyi düşünmezsin?..

Evet, Rasûlullâh, açıkladığı hakikati anlayıp yaşayamayanların ebedî olarak cehennem boyutunda kalacaklarını, açıklıyor... Hem de cehennem boyutu için yaratılanların oranlarını şu misalle açıklayarak:

“Bir siyah öküzün üstündeki kıllar kadar…” 

62 / 80

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!