Aklın ihâtası içinde kalana zaten iman gerekmez, o yakîn hükmündedir ve o durumdaki aklın konusu ikândır, imanı geçmiştir.

İmanın gereğini uygulamak dahi gene akıl işidir...

Kişinin aklı, yaşamına hâkim olacak düzeyde değilse, o zaman kişi imanın gereklerini yerine getiremez.

Soru

− Benim demek istediğim, akıl sağlığı yerinde olanlar için, yani bazıları diyorlar ki; “Allâh’ı ve İslâm’ı anlamak için akıl yeterli değildir, kabullenmedir” diyorlar...

Üstad

− Onlar, aklın ne olduğunu tam olarak bilemiyorlar!..

Akıl, sigaranın zararını ilmen biliyorsa, bu artık, iman konusundan çıkar elbette!..

İman akıllıya teklif edilir, aklı olmayanın imanı da olmaz!

Kişinin imanı, aklı kadardır!

Şu anda aklımız kadarıyla konuşuyoruz birbirimizle...

Ve aklımız kadarıyla iman sahibiyiz...

Burada özellikle vurgulamak istediğim husus şu:

Allâh Rasûlü’nün bildirdiklerine iman etmekten amaç, onun gösterdiği doğrultuda fiiller ortaya koyarak yaşamaktır.

Allâh Rasûlü, tüm yaşamında insanlara ölüm ötesi gerçekleri anlatarak, onların gerekli ÇALISMALARI UYGULAMAK SURETİYLE, kendilerini ölüm ötesi ebedî azap ve sıkıntılardan korumaları yolunda mücadele vermiştir.

O’na iman ediyorsak; bize düşen, hiç olmazsa, zamanımızın bir kısmında, insanlara ölüm ötesi gerçekleri idrak ettirerek, onların ölüm ötesi ebedî azaptan kurtulmaları yolunda çalışma yapmaktır...

En azından ölüm ötesi yaşamlarına zarar vermek demek olan beyin sağlığımıza ve beyin sağlıklarına bile bile zarar vermemektir!

İman, o’dur ki...

Seni kendine ve başkalarına zarar vermekten alıkoyar!

Bu, imanın en alt sınırıdır!

Evet, sorusu olan var mı?..

Soru

− “Akıl” dediniz... Nasıl akıl? Albert Einstein akıllı idi, yoksa öyle akıl değil mi? Misal vermekle devam edeyim... Ünlü alman şairi iman etmiş midir ki Rasûlullâh hakkında güzel bir şiir yazmıştır?

Üstad

− Einstein akıllı değil, çok zeki idi... Bu konu detaylı olarak “AKIL ve İMAN” isimli kitabımda açıklanmıştır. Aklı ve zekâ arasındaki farkı orada okuyun!

Soru

− Allâh’a kulluk görevini yerine getirmeyecek hiçbir varlık yoktur. Dolayısıyla kulluk Allâh’ın (bize göre doğru veya yanlış) bize kolaylaştırdığı fiilleri açığa çıkarmaktır ki sonucuna katlanmanın sebebini işlemiş olalım.

− Üstadım… Eğer amelimiz inancımıza ters ise, vicdanın da imanlı olmadığının farkında olması gerekmez mi?..

Üstad

− Kimse inancına ters amel etmez! Zor altında değilse! Herkesin ameli, inancının dışa vurmasıdır!

37 / 80

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!