Soru
− Yazınızda taklidî imandan da söz etmişsiniz. İmansız olarak ölüm ötesi boyuta geçerlerse, onlar için nasıl bir kurtuluştan bahsedebiliriz?..
Üstad
− Taklidî iman, imansızlık olarak değerlendirilmez...
Soru
− Eğer aklımız kadar imanımız varsa, o zaman kişinin de bu aklı kadar imanı olacaktır demektir. Peki o zaman Hazreti Rasûlullâh’ın “Aklı olmayanın dini de yoktur” hadîs-î şerîf’ini nasıl anlayacağız?
Üstad
− Anlayamadım ne demek istediğini...
Herkesin imanı aklı kadardır; aklı olmayanın imanı da yoktur!
Soru
− Pazar günkü sohbetinizde imanın fıtrî olduğundan bahsediyorsunuz.
Nebilerden birini bile bilmeyen bir kişide, fıtrî iman varsa teklik şuuruna sahip olacaksa, bu durumda Nebilerin insanlara tebliğinin asıl amacı, bu şuura sahip olmayanlara sistem hakkında bilgi vermek ve onları ölüm ötesi yaşamda azaptan kurtarmak için midir?
Üstad
− Evet!..
Soru
− İmanın en alt düzeyi muttaki olmak mıdır? Teşekkürler.
Üstad
− “Takva”, imanın gereği olan fiiller ile ölüm ötesi yaşamın sıkıntı ve azaplarından korunma hâlinin adıdır. Yeterince korunamasa da iman sahibi olabilir... Peki, herkese katıldığı için teşekkürler ve iyi geceler... Selâmu aleykum!