Bugün objektif ilmin de tespit ettiği gibi insan beyni, her an birtakım dalgalar yayınlamaktadır...
Nitekim bu sözümüzü açıklayan bir haberi burada sizlere nakledelim:
Hürriyet gazetesinden aynen naklediyoruz:
“ANTEN VAZİFESİ GÖREN İNSAN VÜCUDU DÜŞÜNCELERİ BİNLERCE KİLOMETRE UZAĞA İLETEN AKIM YAYIYORMUŞ...
Los Angeles, (Kalifornia) AP
İnsan vücudunun anten vazifesi görebileceğini ve vücudun düşüncelerini bir antenle binlerce kilometre uzaklara kadar gönderebilecek derecede kuvvetli elektrik akımları yaydığı, dün, Rus ve Amerikan bilginleri tarafından açıklanmıştır...
Moskova’daki Popov Radyo elektronik ve Muhabere Çalışmaları Enstitüsü bilginlerinden Prof. M. Kogan 1966-1967 yıllarında yapılan denemelerden çıkartılan sonuçlara göre, zirveleri arasında 25-1000 kilometre arasında mesafe bulunan son derece uzun elektromanyetik dalgaların, insan düşüncelerini çok uzaklara kadar ulaştırabileceğini gösterdiğini söylemiştir...
Kogan, Los Angeles’teki Kaliforniya Üniversitesi tarafından tertiplenen “Altıncı his” konusundaki bir sempozyumda okunan raporunda, “elektromanyetik alan vasıtası ile telepatinin çok uzaklara kadar ulaştırılabileceği anlaşılmıştır” demektedir.
Öte yandan, Kaliforniya Üniversitesi Tıbbi Psikoloji Profesörü Dr. Thelma Moss, sempozyuma hitaben yaptığı konuşmada, Dr. Kogan’ınkine çok yakın sonuçlara denemeler sonunda varılmış olduğunu söylemiştir...
Kogan’a göre, yapılan tahminler, insan vücudunun, çok uzun mesafeler arasında telepati için gerekli olan elektriğin, 4-5 mislini ürettiğini göstermektedir.”
Evet, işte size bu haberi vererek gösterdiğimiz gibi, bilim dünyası tarafından da kabul edilmiştir ki, insan beyni sürekli olarak elektromanyetik dalgalar üretmektedir...
İnsan beyninin ürettiği dalga türleri ile beynin bu yoldaki geniş faaliyetleri hakkında detaylı bilgi “DUA ve ZİKİR” isimli kitabımızda mevcuttur...
İşte insan, bir kelimeyi ve kelime grubunu devamlı olarak okuduğu zaman, yaydığı bu elektromanyetik dalgalar sanki bir şifre şekline girerek; o şifre ile en yakın yapıdaki bir Cin ile iletişim kurmuş olmaktadır...
İşte bu iletişim neticesinde o şifre durumundaki elektromanyetik dalgalar, kendisine en yakın yapıdaki cine etki etmekte ve iyi düzenlenebildiği zaman, onu istenilen şeyi yapmaya zorunlu kılmaktadır...
Eskilerin deyimiyle, kişi bu duaya devam eder de, buna rağmen cin o emri yerine getirmezse, o takdirde cin yanmaktadır!..
Şimdi de bu sözün mânâsını açıklayalım:
Evet insanın özelliği olan bir kelime veya kelime grubuna belirli oranda devam etmesi sonunda, beyin aracılığıyla yaymış olduğu elektromanyetik dalgalar, o dalga boyuna uygun yapıdaki cini istenilen şeyi yapmaya zorunlu bırakıyor; yapmaması hâlinde ise, o kişinin o duaya veya kelime grubuna devamı hâlinde yaymış olduğu elektromanyetik güç; yapısı -önce de anlattığımız gibi- bazı ışınlardan oluşmuş olan cinin tahribine yani kaba bir tâbirle yanmasına yol açmaktadır...
Nasıl ki yayını kuvvetli bir radyo istasyonunun yaydığı elektromanyetik dalgalar, yayın kuvveti zayıf istasyonun dalgalarını bozmakta ise; işte aynı şekilde insanın bu çalışmalarla yaptığı elektromanyetik dalgalar da cinlerin ölümüne yol açmaktadır...
Bu sebeple cinler, belirli bir çalışmaya devam ederek kendisini yakıcı elektromanyetik dalgalar yayabilecek güçteki kimselerin emri altına girmek zorunda kalmakta; ister istemez “Büyü” dediğimiz, onların emirlerini yerine getirme işine tâbi olmaktadırlar!..
Bilmem açıklayabiliyor muyuz?..