Aşağıda okuyacağınız pasajlar “Hak Dini Kur’ân Dili” adındaki 9 ciltlik merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinden alınmıştır...
“NEFS, bir şeyin zâtı ve kendisi demektir. Ruh ve kalp mânâsına da gelir. Örf-i şer’ide şehvetin, gadabın mebdei olan kuvve-i nefsaniyyeye ıtlak olunur. Burada evvelkidir.” (Cilt: 1/Sayfa: 223)
“HER NEFS ÖLÜMÜ TADACAKTIR... NEFS, zât ve ruh mânâlarına geldiği cihetle, bundan bazı zevât, bakâyı ruh mânâsına anlamışlardır. Çünkü tatmak bir eseri hayattır. Ve zevk anında, zevk alanın bâkî olduğunu ifham eder, yoksa zevk tasavvur olunamaz.
O hâlde mânâ, “her nefis bedenin ölümünü tadacaktır” olur.
Bu da nefis, bedenin gayrı olduğunu ve bedenin ölümüyle onun ölmeyeceğine ifham eder. Binâenaleyh zarureti mevt, hayatı cismaniyyeye mahsus olup, ervah-ı mücerredenin adem-i fenâsına kaildir.”(Cilt: 2/Sayfa: 1244)
“İbn-i Abbas Hazretlerinden varit olan bir rivayet vech ile, akl-u temyiz nefsi denilen nüfusu nâtıka ile tefsir etmişler ve teveffiyi (ölümü) de bedene olan tealluk ve tasarrufunu kesmek suretiyle kabz edip almak diye beyan etmişlerdir...
İbn-i Abbas hazretleri demişlerdir ki: Âdemoğlunda bir nefis, bir ruh vardır; aralarındaki fark, Güneş ile ışığı gibidir. Nefis kendisiyle akıl ve temyiz yapılan; Ruh da, teneffüs ve hareket yapılandır. Ölümde ikisi de müteveffa (yani bedenle bağlantısı kesilmiş); uykuda ise yanlız nefis müteveffadır.” (Cilt: 5/Sayfa: 4127)
“Melekülmevt (Azrâil) bedenden ruh-i hayvani denilen hayatı cismaniyye ruhunu kabz eder, akl-u temyiz ruhu denilen nüfus-u nâtıkayı, emr-i rab olan ruhi insaniyi ise “ve nefahtu fiyhi min ruhiy” mantığınca doğrudan doğruya ALLÂH nefhettiği gibi; “Allâhû yeteveffiyl enfüs” mantığınca, kabz-u teveffisi de doğrudan doğruya ALLÂH’a aittir.” (Cilt: 5/Sayfa: 4129)