Bu arada sujenin bedeninde görülen ve yaşatıldığı sanılan o devre ait hüzünlü veya sevinçli davranışlar ise, cinin beyinde meydana getirdiği irriteler sonucudur.
Nitekim bunu ispat için deriz ki, bugün insan beynine kompütürler ile girilmekte ve beynin üzüntü, sevinç veya gülme ve ağlama merkezlerine, beynin yapısına oranla elektrik verildiği anda gülme veya ağlama, ya da sair reaksiyonlar görülmektedir... Ve TIP dünyası bunu artık bilmektedir.
İşte bu durumlarda Cinler, beyne bu tür impulslar vererek ilgili davranışı göstertmektedirler.
Dışarıdan bunu bilemeyenler ise gerçekte bunun uyutulan kişinin içinde yaşatıldığı şartlardan dolayı oluştuğunu sanmaktadırlar.
Nitekim bundan birkaç yıl önce Ankara’da bir gruba “Beşir’li Kirami” ismiyle “ben bir meleğim” diye gelen Cin, Sultan Alparslan’ın 1071’de Romenos Diojen ile yaptığı savaşı bütün safhalarıyla anlatmıştır ki, akıllara hayranlık verir... Savaş safahatını ve Alparslan ile Diojen’in konuşmalarını aynen ve kendi ağızlarından, kendi şive telaffuzlarıyla ve kendi lisanlarında verip, sonra da onu tercüme eden bu melek(!) bütün orada bulunanları âdeta büyülemiş; ve kendisine bir ilâhmışcasına orada bulunan bazı kişilerin bağlanmasına yol açmıştır.
Bu sebeple bu gibi olaylarda operatörün yani hipnotize eden şahıs ve orada bulunanların karşısına, daima o kişi uyuduktan sonra bir cin çıkmakta ve onların sorularını cevaplamaktadır...
Buna göre de asla reenkarnasyon diye bir şey olmayıp, meydana gelen görünümlerin içyüzü anlattığımız şekildedir...
Nihayet gelelim dördüncü şık olarak ileri sürülen yaşayan kişilerin, geçmişlerini hatırlamaları meselelerine...
Yaşayan kişilerin hatırladıkları eski(!) hayatları konusuna gelince....
İşte bu resmen “CİNLERLE İLİŞKİ” olayları ile ilgilidir!.. Nitekim eskilerin ve bilhassa Anadolu halkının çok yakından bildiği birçok olayların modernize edilerek, reenkarnasyon olayları hâlinde saptırılarak anlatılması da buna örnektir...
Bu durumu daha önce, “İnsanların farkında olmadan Cinler idaresine girmesi ve birçok durumlarının bu Cinler tarafından idare edilmesi” bahsiyle olan yakın alâkası sebebiyle buraya bırakmıştık... Şimdi açıklayalım:
Yukarıda, ekminezi denilen olayda kişinin uykuda hatırladığı eski hayat masalı burada aynen tekrarlanmakta, ancak bu defa kişi uyutulduğu zaman değil de, normal hayatında anlatmaktadır...
Ne oluyor da, kişi bu eski hayatları anlatıyor?..
Gayet basit...
Cinlerden birisi, o kişi farkında olmadan beyninde tasarrufa başlıyor; beyin kanalıyla onun ağzından konuşmaya başlayarak; yapısı dolayısıyla rahatlıkla muttali olduğu, o civarda eskiden yaşamış olan şahıslardan birisinin hayatını, sanki ağzından konuştuğu kişi yaşamış gibi anlatmaya başlıyor... Yani birçok zaman, bu kişi Cin tarafından idare edilen robot hâlinde yaşamaya devam ediyor...
Cinin o kişiyi idare ettiğini görmeyen madde kaydıyla, beş duyu ile kayıtlı diğer insanlar ise bu duruma vâkıf olmadıkları için, işin içyüzünü ortaya çıkaramamakta ve bu durumu da reenkarnasyon olayıdır diye açıklamaya çalışmaktadırlar...
Sonuç olarak deriz ki, bu konu da gösterilen bütün örnekler, bilimsel bir şekilde yapısını izah ettiğimiz “Cin” adı verilen varlıkların olduğu kabul edildikten sonra, hiçbir şey ifade etmemekte ve meselelerin içyüzü rahatlıkla ortaya çıkartılabilmektedir...
Bu sebeple deriz ki, bütün bu anlatılan ve spiritizma -parapsikoloji- veya aşağı yukarı aynı mânâya gelen birçok isimlerle anlatılmak istenen şeyler eskiden beri bilinen, fakat zamanımızda hakikati anlaşılamadığı için inkâr edilen “Cin olaylarının” değişik kıyafetler giymiş görünümlerinden başka bir şey değildir...
Gerek spiritizm celseleriyle gerekse buna benzer yollarla cinlerden asla faydalanılamaz... Mutlaka bir noktaya kadar doğru konuşur; ondan sonra insanları saptırarak, kendisine teveccüh edenleri hüsrana uğratırlar... İnsanlar da yapıları dolayısıyla, kolay kolay bundan haberdar olmazlar...
Önce de belirttiğimiz gibi, bunlara inananları incelediğinizde, ortaya bir tek şey çıkar...
Her birinin de meraklı, iyi niyetli araştırmacı bir yapıya sahip oldukları, fakat buna karşılık da din konusunda, hele İslâmiyet konusunda tamamen bilgisiz bulundukları; hele “Kur’ân”da oldukça önemli bir yer tutan “Cin”leri inkâr ettikleri; ve neticede bu yüzden de “Ruh” adı altında kendileriyle temas kuran “Cin”lere aldandıkları, objektif bir gerçek olarak tespit edilir...
Bugün Türkiye’de birçok spiritizma, yani ruh(!?) çağırma(?!) işlemiyle uğraşan cemiyet ve bunların iletişim kurdukları görünmez varlıklar vardır... Fakat bunlar, daima kapalı ve gizli olarak çalışırlar... Ki şimdi de UZAYLILAR ile görüşüp tebliğ aldıklarını sanıyorlar...
Aralarına, celselerine kendilerine inanmayan bir kişiyi kesinlikle almazlar... Kazara böyle bir kişi içlerine girse bile, katiyen sual sordurtmazlar ve onunla bir münakaşaya girişmezler...
Çünkü aksi hâlde bu cemiyetlerin temasta olduğu cinler, bilirler ki foyaları meydana çıkacaktır... Ve bu yüzden de, kendilerine inananların gözünden düşmemeye çalışarak, durumlarını kurtarmak isterler...