Dostlarım...

Bilgi yüklü bilgisayarlar cennete gitmeyecek!.. İlim yüklü âlimlerin, ilimlerinin gerektirdiği şekilde yaşamamaları hâlinde; ilim kitapları yüklü eşeklere benzediğini anlatan âyeti hatırlayalım...

Bilgimiz bize gereken yaşamı getirmiyorsa; onu sırtımızda taşımaktan başka bir şey yapmıyoruz!

İnsan yaşadığı sürece, tövbe-pişmanlık kapısı açıktır. Zararın neresinden dönülse kârdır! İş ki nankörlerden olmayalım!

Bir insanın önde gelen zevkleri bedensel, dünyasal, kesretsel ise elbette bunun sonuçlarını da yaşayacaktır! O zaten bulmuştur bulacağını; bâri siz onunla Allâh’tan perdelenip, kalbinizi zulmetle doldurmayın! Zira, onun yaptıklarıyla uğraştığınız kadarıyla, Allâh’tan perdelenmektesiniz; bu da sizin imansızlık hâlinizi doğurur ve katmerlendirir!

Allâh Rasûlü bile tebliğle görevli iken, zorlayıcı değil iken; biz kim oluyoruz insanlarla mücadeleye girecek! Biz kavga için gelmedik!.. Sizi bilmem!

Ebu Cehil de Allâh Rasûlü gibi yedi içti, sakal bırakıp, onun gibi giyindi; oturdu kalktı; ama O’nun imanını paylaşmadı!.. Kevser başında, Rasûlullâh’ın yanından uzaklaştırılanlar da!..

Eğer yaptıklarınızın heba olup gitmesini istemiyorsanız; Allâh Rasûlü’nün uyarısını ciddiye alın ve derhâl hâlinize tövbe ederek; O’nun getirdiği iman esaslarına dayalı biçimde rotanızı düzenleyin! Aksi hâlde, geçmişteki imansızların başına gelmiş felaketlerin, sizlerin de başına geleceğinden hiç şüpheniz olmasın!..

“ALLÂH’ın SİSTEMİNDE – Sünnetullâh’ta asla değişiklik olmaz”!

Her topluluk, başına belâ gelmeden önce mutlaka uyarılmıştır! Allâh sistemine kafa tutacak kadar kendini güçlü sanan gâfiller de, sonunda belâlarını bulmuşlardır.

Bildiğim kadarıyla, “AKIL ve İMAN” isimli kitabımda Allâh’a ve diğer iman edilmesi zorunlu hususlara, nasıl iman edilmesi gereğini yazdım; Allâh inayetiyle... Bu inayeti değerlendirmeyenler, elbette sonuçlarını yaşayacaktır!

Tek başınayken bunları bilmek önemli değildir; önemli olan, insanlarla ilişki ve iletişimde, bu imanın esaslarına göre yaşamaktır...

Gönül alma etiketi altında yalan söylemek, aldatmak, kandırmak, dedikodu, gıybet yapmak; imanla bağdaşmaz ve kişinin imansız olarak ölmesine yol açar! Hayatı namaz-oruç-hacla geçse bile!.. Zira bu yanlış fiiller, “ALLÂH”ı inkâr düşüncesinden kaynaklanır ve imansızlık sonucudur!

İyi düşünün... “ALLÂH”a iman etmiş veya bunun ötesine geçmiş bir insanın dedikodu veya daha beteri gıybet yapması mümkün müdür? Yapıyorsa, o kişinin “Allâh”a imanından şüphe etmek gerekir! Onun sözlerini ise, ancak anlayışı sınırlılar dinler!

Dedikodu ve gıybet dinleyenler, ancak ahmaklardır!..

İnsan ilim için yaratılmıştır; ilim dinler; ilim konuşur!..

İlmi olmayanın dedikodusu boldur!..

İmanı olmayanın gıybeti bitmez!..

Gıybet ateşini, ancak iman suyu söndürür!..

Gıybet bir fitnedir ki, onu uyandırana, devam ettirene, ancak Allâh’ın belâsını isteyenler uyar ve devam ederler!..

Allâh hepimize aklın yolundan, imanın gereğini yaşamak suretiyle; Allâh Rasûlü’nün yolunda yürümeyi nasip etsin ve kolaylaştırsın.

 

19.2.1999

Wayne - New Jersey

56 / 60

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!